Yazarı: Dr. Martha Stout
Çeviren: Tuğçe Ayteş
Yayın Yılı: 2009
Orjinal Adı: The Sociapath Next Door
Yayın Evi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 272 sayfa
ISBN: 6055943714
Toplumda genel hakim kanının aksine her sosyopat kana susamış değildir, sadece insan veya canlı öldürerek tatmin etmez kendini. Sosyopatların tanımında vicdandan yoksun olmak, üzülmemek, vicdani ahlaki ve içsel kısıtlamalardan bağımsız olmak var. İnsan öldürmeseler bile bir kaç kişiyi korkutmak, onların tavuklar gibi panikle koşuşturmalarını izlemek, onları kendileri hakkında kötü hissedecekleri durumlar yaratmak sosyopata eğlenceli gelecektir. Dr. Sout diyor ki her yüz insandan dördü sosyopat tanımlamasındadır. Sosyopat bazen sadece yapabildiğini kendisinin görmesi adına başka insanların yaşamlarını sebepsizce mahvedebilir ve bundan en ufak bir vicdan yükü taşımaz.
Sosyopatlarda, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin ‘antisosyal kişilik bozukluğu’ için sıraladığı şu özellikler mevcut:
1. Sosyal kurallara uymakta başarısızlık.
2. Aldatmak, insanları kullanmak.
3. Planlı, programlı davranmayı başaramamak. Aklına geldiği gibi davranmak.
4. Saldırganlık, alınganlık.
5. Başkaları veya kendisinin güvenliğini umursamamak.
6. Sürekli bir biçimde sorumsuzca davranmak.
7. Birisini kırıp, incitip, kötü davranıp, hatta malını çaldıktan sonra hiçbir pişmanlık duymamak.
Dr. Stout bu kriterlerden sadece üçünün bile bir kişinin sosyopat olarak tanımlanmasına yeteceğini belirtiyor. Ona göre sosyopatlık ‘iyileştirilemez’ bir sendrom, çünkü sosyopatlar asla sorunları olduğunu kabul etmiyor, vicdanları olmadığı için de pişmanlık duymuyorlar. Kurbanlarına başlangıçta çok sevimli ve ilgili davranıyorlar. Ağlarına düşürdükleri kişilerle yalanlarla dolu bir ilişki kurarak, asalak bir biçimde onları sömürüyorlar.
Bir sosyopat tarafından hedef alınmak korkutucu bir şeydir. Daha kötüsü ise o kişinin sosyopat olduğunu ortak çevredeki insanlara kanıtlama ihtiyacı hissetmek ve bunu yapamamaktır. Çünkü sosyopat kötü yüzünü hedefine bile göstermeyecek kadar zeki, utanmaz ve normal görüntüye davranışlara sahiptir. Peki biz bu acımasız insanları tanıyabilirmiyiz? Alınlarında güvenilmez sosyopat tabelası taşımadıklarına göre kime güvenip kime güvenemeyeceğimizi nasıl anlayacağız ve kendimizi koruyacağız? Bize öğretilen bazı klişeler vardır. Çocuksan eğer tanımadığın yetişkinlere güvenme. Kadınsan bir erkeğe güvenme. Birisini yıllar boyu tanımak dışında güvenilirliğin bir testi yoktur. Dr Stout' un bir hastasının güdülerini anlamaya çalışırken şu soruyu soruyor: " Hayatınızda sizin için ne önemlidir, her şeyden daha çok istediğiniz şey nedir?".Hastanın cevabı ise şu oluyor: " Her şeyden daha çok istediğim şey insanların bana acımaları ve benim için üzülmeleri". Acıdığımızda ve üzüldüğümüzde bu duygularımızın yöneldiği insana karşı kısa süreli bile olsa savunmasız kalırız. Ona karşı duygusal kırılganlık hissederiz. Duvarlarımızı indirdiğimiz için de bu sosyopata oyuncak veya hedef olmamız çok kolaylaşır.
Benim hayatımdan birden fazla sosyopat geçti bu kitaba göre. Çocukluğumdan hatırladıklarım sosyopatı çok rahatça gösteriyor. Yemekte kazayla çorba tabağını döktüğü için kendi üzerine de deneyimlesin diye sıcak su dökülen bir çocuk; veya misafirlikte büyüklere hazırlanan şekilli meyveleri yemekte inat ettiği için gece eve döndüklerinde bir kilo meyve zorla yedirilen çocuk; biriktirdikleri harçlıklarıyla annelerine anneler günü hediyesi almaya gidip eve yarım saat geç kalan ve ölümüne dayak yiyen kardeşler. Daha çok örnek verebilirim de gerek yok. Son hayatımdan geçen sosyopat ise ilk başlarda hep başına üzücü bir şeyler gelen bir kişiydi. Trafik kazası geçirir, MSN adresinden ben kuzeniyim diyen çocuk olduğunu söyleyen bir kişi oturur size MSN penceresinde abisine ağlar. Sevgilisi onu terk eder. Veya işinden atılır haksız yere. Veya köpeği hastalanır ölür, ailesinin evi belediyece istimlak edilir kapıya konurlar vs vs. Hep başına üzücü bir şeyler gelirdi ve doğal olarak üzüldüğünüz için ilgi gösterirdiniz-gösterirdim. Şimdilerde benden uzak allaha yakın başkalarını taciz ediyordur belki.
ON ÜÇ KURALA UYUN, KURBAN OLMAKTAN KENDİNİZİ KORUYUN
Son derece karizmatik olan sosyopatlara karşı korunmak için Dr. Stout, şu on üç kuralı hatırlatıyor:
1. İlk kural, bazı insanların vicdanlarının olmadığı acı gerçeğini kabul edin.
2. Karşınızdaki kişinin rolü doktor, öğretmen, yönetici, anne-baba, hümanist (vs.) ne olursa olsun ona değil, kendi iç sesinize, sezgilerinize güvenin.
3. Yeni bir ilişkide ‘Üçler Kuralını’ harekete geçirin. Yalan, yanlış anlama veya sözünü yerine getirmeme söz konusu olduğunda, aynı şeyler üç kez yinelendiğinde durmayın, bir an önce o kişiden uzaklaşın. Verdiği sözü tutmayan, sorumluluğunu yerine getirmeyen insanlarla paranızı, işinizi, sevginizi veya sırlarınızı paylaşmayın.
4. Otoriteyi sorgulayın. Başkalarına zarar vermeye yönelik emirler karşısında siz kendi vicdanınızın sesini dinleyin. Körü körüne verilen emirlere itaat eden insanlardan olmayın.
5. İltifatlara güvenmeyin. Egonuzu okşayan hoş sözler iyi gelebilir, ancak karşılığında bir sosyopatın sizi çok rahat parmağında oynatabileceğinin bilincinde olun.
6. Gerekiyorsa saygı kavramını yeniden tanımlayın. Korku ile saygıyı birbirine karıştırmayın
7. Sosyopatın oyununa katılmayın. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Siz de sosyopatın çekiciliği karşısında onu analiz etmeye, anlamaya çabalamayın.
8. Bir sosyopattan korunmanın en iyi yolu, ondan uzak durmak ve onunla hiçbir ilişkinizin olmamasıdır.
9. Kolaylıkla acıma duygusu hissediyorsanız, ‘dikkat!’, av olabilirsiniz. Her zaman kibar, sevecen, saygılı ve güler yüzlü olmak zorunda değilsiniz. Size devamlı kendisini acındıran birisi varsa, dikkat edin karşınızda sizi kullanmak isteyen bir sosyopat olabilir.
10. Giden gelmez unutmayın. Kaybettiklerinizi kabul edin. Bir noktada hesabı kesip yolunuza devam edin. Birisine yardım etmeyi gerçekten istiyorsanız, sizi kullananlara değil, hayır kurumlarına veya çevrenizdeki ihtiyaç sahiplerine yönelin.
11. Bir sosyopatın yaptığı bir istismarı, yalanı, sahtekârlığı, o ne kadar yalvarıp ağlasa da, asla örtbas etmeyi kabul etmeyin.
12. Ruh sağlığınızı koruyun. Vicdansız birisini hayatınıza almayın. Sizi kırmasına ve insanların kötü olduğunu düşündürmesine izin vermeyin.
13. Sizi kıran, inciten ve hayal kırıklığına uğratanlardan en iyi intikam alma yönteminin iyi ve mutlu bir biçimde yaşamınıza devam etmek olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
GİRİŞ
Zihinler, yüzlerden bin kat daha çeşitlidir-------Voltaire
Eğer başarabilirseniz, hiç vicdan sahibi olmadığınızı hayal edin, hem de hiç. Ne yaparsanız yapın hiçbir suçluluk veya pişmanlık duygusu yaşamadığınızı, yabancıların, arkadaşlarınızın ve hatta aile fertlerinin iyi hali için kaygıların kısıtlayın hissinin hiç olmadığını hayal edin Her ne kadar bencil, tembel, zarar verici veya ahlaksız davranmış olursanız olun, utançla hiçbir mücadeleni. tüm hayatınız boyunca bir tane bile, olmadığını raval edin. Ve sorumluluk kavramının, başkalarının ahmaklar gibi sorgulamadan kabul ediyor göründükleri bir yükümlülük dışında bir şey olduğunu bilmiyormuş gibi davranın. Şimdi de bu garip hayale sizin psikolojik yapınızın onlarınkinden tümden farklı olduğunu saklama yeteneğinizi ekleyin. Herkes vicdanın insanlar arasında evrensel olduğunu varsaydığı için, vicdandan bağımsız olduğunuz gerçeğini saklamak neredeyse hiç çaba gerektirmeyecek. Suçluluk veya utanç duygusuyla hiçbir arzunuzdan geri tutulmayacaksınız, soğukkanlılığınızdan dolayı kimseyle yüzleştirilmeyeceksiniz. Damarlarınızdaki buzlu su o kadar tuhaf, onların kişisel deneyiminin o kadar uzağında olacak ki durumunuzu ancak nadiren sadece tahmin edebilecekler.
Diğer bir deyişle, içsel kısıtlamalardan tamamıyla bağımsızsınız ve vicdan sancıları olmaksızın ne isterseniz yaptığınız sınırsız özgürlüğünüz, dünyaya oldukça uygun bir şekilde gizli olacak.: ve sizin, vicdanları tarafından hizada tutulan diğer insanlar üzerindeki garip avantajınız büyük olasılıkla keşfedilmemiş olarak kalacak.
Hayatınızı nasıl yaşayacaksınız? Bu büyük ve gizli avantajınızla ve onların söz konusu dezavantajıyla (vicdan) ne yapacaksınız? Cevap, büyük ölçüde sizin arzularınızın ne olduğuna dayanacak, çünkü insanlar birbirinin aynısı değil. Bazı insanlar vicdanları olsun veya olmasın durağanlığın rahatlığını tercih ederler, bazılarıysa hayaller ve vahşi ihtiraslarla doludurlar. Bazı insanlar harika ve yeteneklidir, bazılarıysa kat akıllıdır ve çoğunluğu, vicdan sahibi olsun veya olmasın, bunların arasında bir yerdedir. Şiddete eğilimli olan ve olmayan, kan arzusuyla harekete geçen ve hiç öyle zevkleri bulunmayan insanlar vardır.
Belki para ve güç için yanıp tutuşan bir insansınız ve sizde vicdandan hiçbir eser olmasa da görkemli bir IQ’nuz var Muazzam zenginlik ve hüküm sahibi olmanız için gereken itici doğaya ve zekâ kapasitesine sahipsiniz, ayrıca vicdanın, diğer insanların başarılı olmak için yapmaları gereken her şeyi ama her şeyi engelleyen, dırdır eden sesinden hiçbir şekilde etkilenmiyorsunuz. Ticaret, politika, hukuk, bankacılık veya uluslararası gelişim veya başka herhangi kapsamlı bir daldaki güç uzmanlıklarını seçiyorsunuz ve olağan ahlaki ve hukuki engellerin hiçbirini hoş görmeyen soğuk bir tutkuyla kariyerinizi yürütüyorsunuz. Amacınıza uygun olduğunda, hesaplar üzerinde oynayıp kanıtı yok ediyorsunuz, çalışanlarınız veya müşterilerinizi (veya seçmenlerinizi) sırtlarından bıçakIıyorsunuz, para için evleniyorsunuz, size güvenen insanlara önceden planlanmış ölümcül yalanlar söylüyorsunuz, güçlü ve etkili meslektaşlarınızı mahvetmek için elinizden geleni yapıyorsunuz, bağımlı ve sesini çıkartamayan gruplar üzerinde baskı kuruyorsunuz. Ve bütün bunları, hiçbir şekilde vicdan sahibi olmamanın sonucu olan ayrıcalıklı özgürlükle yapıyorsunuz.
Hayal edilemez, değiştirilemez ve belki de dünyaca başarılı bir insan haline geliyorsunuz. Neden olmasın? Kocaman beyninizle ve sizin planlarınız üzerinde hâkimiyet kuracak vicdanınızın olmamasıyla istemediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
Ya da hayır—diyelim ki siz hiç de öyle bir insan değilsiniz. Hırslısınız, evet, ve insanların vicdanları yüzünden aklından bile geçirmediği her türlü şeyi yapmaya isteklisiniz, ama bireysel olarak zekâ açısından pek de parlak delilsiniz. Zekânız muhtemelen ortalamanın biraz üstünde ve insanlar sizin zeki, belki de çok zeki olduğunuzu düşünüyorlar. Ama kalbinizin derinliklerinde biliyorsunuz ki gizlice hayalini kurduğunuz kariyer hedeflerinize ulaşmanız için yeterli bilişsel araçlara ve yaratıcılığa sahip delilsiniz, bu sizde büyük ölçüde dünyaya karsı içerlemiş ve etrafındaki insanları kıskanan bir hal yara
Böyle bir insan olarak, kendinizi az sayıda insan üzerinde bir miktar kontrolünüzün olduğu bir yaşam sahasına ya da belki bir dizi yaşam sahasına yerleştiriyorsunuz. Bu durumlar sizin güç arzunuzu biraz tatmin ediyor, ama yine de siz daha fazlasına sahip olmadığınıza sürekli olarak sinirleniyorsunuz. En üstün başarılara ulaşabileceğiniz yeterli yeteneğiniz olmadığından, başkalarını büyük güç elde etmekten alıkoyan o saçma içsesten bu kadar bağımsız olmanız sinirinizi bozuyor Bazen sadece sizin anlayacağınız, huysuz ve öfkeli ruh hallerine bürünüyorsunuz.
ARKA KAPAK YAZISI:
Dikkat! Yanı Başınızda Bir Sosyopat Olabilir!..
Hani, şeytan kim? Size yalan söyleyen, sizi aldatan kocanız mı? Lisedeki sadist beden eğitimi öğretmeniniz mi? Toplantılarda insanları aşağılamayı seven patronunuz mu?
“Her 25 kişiden biri sosyopat—vicdan yok, suçluluk hissi yok. Bu, sizin iş arkadaşınız veya çılgın eski eşiniz olabilir. [Yanı Başınızdaki Sosyopat] onları tespit etmek için takibi kolay bir rehber.”
—Newsweek
“İyi insanları neyin iyi kıldığı, kötü insanları neyin kötü yaptığı ve iyi insanların kendilerini diğerlerinden nasıl koruyabileceği hakkında etkileyici, önemli bir kitap”
—Harold S. Kushner, yazar
“Vicdansız bireyleri tanımanız için yararlı bir rehber… [ve] pek çok insana doğal gelen empatik zihniyetin iç rahatlatıcı bir doğrulaması.”
—Martha Beck, The Oprah Magazine
Sosyopatların vahşi suçlular olduğuna inanmaya alışmışızdır ama Yanı Başınızdaki Sosyopat’ta Klinik Psikolog Martha Stout, normal insanların şok edici bir şekilde yüzde 4’ünün çoklukla tespit edilmemiş, baş semptomu da vicdanın tamamen yoksunluğu olan zihinsel bir rahatsızlığı bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu, iş arkadaşınız, komşunuz ve hatta ailenizden biri olabilir. Ve hiçbir suçluluk, utanç veya pişmanlık hissetmeden gerçek anlamda her istediklerini yapabilirler.
Sosyopatlarla kesişmeyen yaşamlarınız olması dileğiyle...
Çeviren: Tuğçe Ayteş
Yayın Yılı: 2009
Orjinal Adı: The Sociapath Next Door
Yayın Evi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 272 sayfa
ISBN: 6055943714
Toplumda genel hakim kanının aksine her sosyopat kana susamış değildir, sadece insan veya canlı öldürerek tatmin etmez kendini. Sosyopatların tanımında vicdandan yoksun olmak, üzülmemek, vicdani ahlaki ve içsel kısıtlamalardan bağımsız olmak var. İnsan öldürmeseler bile bir kaç kişiyi korkutmak, onların tavuklar gibi panikle koşuşturmalarını izlemek, onları kendileri hakkında kötü hissedecekleri durumlar yaratmak sosyopata eğlenceli gelecektir. Dr. Sout diyor ki her yüz insandan dördü sosyopat tanımlamasındadır. Sosyopat bazen sadece yapabildiğini kendisinin görmesi adına başka insanların yaşamlarını sebepsizce mahvedebilir ve bundan en ufak bir vicdan yükü taşımaz.
Sosyopatlarda, Amerikan Psikiyatri Birliği’nin ‘antisosyal kişilik bozukluğu’ için sıraladığı şu özellikler mevcut:
1. Sosyal kurallara uymakta başarısızlık.
2. Aldatmak, insanları kullanmak.
3. Planlı, programlı davranmayı başaramamak. Aklına geldiği gibi davranmak.
4. Saldırganlık, alınganlık.
5. Başkaları veya kendisinin güvenliğini umursamamak.
6. Sürekli bir biçimde sorumsuzca davranmak.
7. Birisini kırıp, incitip, kötü davranıp, hatta malını çaldıktan sonra hiçbir pişmanlık duymamak.
Dr. Stout bu kriterlerden sadece üçünün bile bir kişinin sosyopat olarak tanımlanmasına yeteceğini belirtiyor. Ona göre sosyopatlık ‘iyileştirilemez’ bir sendrom, çünkü sosyopatlar asla sorunları olduğunu kabul etmiyor, vicdanları olmadığı için de pişmanlık duymuyorlar. Kurbanlarına başlangıçta çok sevimli ve ilgili davranıyorlar. Ağlarına düşürdükleri kişilerle yalanlarla dolu bir ilişki kurarak, asalak bir biçimde onları sömürüyorlar.
Bir sosyopat tarafından hedef alınmak korkutucu bir şeydir. Daha kötüsü ise o kişinin sosyopat olduğunu ortak çevredeki insanlara kanıtlama ihtiyacı hissetmek ve bunu yapamamaktır. Çünkü sosyopat kötü yüzünü hedefine bile göstermeyecek kadar zeki, utanmaz ve normal görüntüye davranışlara sahiptir. Peki biz bu acımasız insanları tanıyabilirmiyiz? Alınlarında güvenilmez sosyopat tabelası taşımadıklarına göre kime güvenip kime güvenemeyeceğimizi nasıl anlayacağız ve kendimizi koruyacağız? Bize öğretilen bazı klişeler vardır. Çocuksan eğer tanımadığın yetişkinlere güvenme. Kadınsan bir erkeğe güvenme. Birisini yıllar boyu tanımak dışında güvenilirliğin bir testi yoktur. Dr Stout' un bir hastasının güdülerini anlamaya çalışırken şu soruyu soruyor: " Hayatınızda sizin için ne önemlidir, her şeyden daha çok istediğiniz şey nedir?".Hastanın cevabı ise şu oluyor: " Her şeyden daha çok istediğim şey insanların bana acımaları ve benim için üzülmeleri". Acıdığımızda ve üzüldüğümüzde bu duygularımızın yöneldiği insana karşı kısa süreli bile olsa savunmasız kalırız. Ona karşı duygusal kırılganlık hissederiz. Duvarlarımızı indirdiğimiz için de bu sosyopata oyuncak veya hedef olmamız çok kolaylaşır.
Benim hayatımdan birden fazla sosyopat geçti bu kitaba göre. Çocukluğumdan hatırladıklarım sosyopatı çok rahatça gösteriyor. Yemekte kazayla çorba tabağını döktüğü için kendi üzerine de deneyimlesin diye sıcak su dökülen bir çocuk; veya misafirlikte büyüklere hazırlanan şekilli meyveleri yemekte inat ettiği için gece eve döndüklerinde bir kilo meyve zorla yedirilen çocuk; biriktirdikleri harçlıklarıyla annelerine anneler günü hediyesi almaya gidip eve yarım saat geç kalan ve ölümüne dayak yiyen kardeşler. Daha çok örnek verebilirim de gerek yok. Son hayatımdan geçen sosyopat ise ilk başlarda hep başına üzücü bir şeyler gelen bir kişiydi. Trafik kazası geçirir, MSN adresinden ben kuzeniyim diyen çocuk olduğunu söyleyen bir kişi oturur size MSN penceresinde abisine ağlar. Sevgilisi onu terk eder. Veya işinden atılır haksız yere. Veya köpeği hastalanır ölür, ailesinin evi belediyece istimlak edilir kapıya konurlar vs vs. Hep başına üzücü bir şeyler gelirdi ve doğal olarak üzüldüğünüz için ilgi gösterirdiniz-gösterirdim. Şimdilerde benden uzak allaha yakın başkalarını taciz ediyordur belki.
ON ÜÇ KURALA UYUN, KURBAN OLMAKTAN KENDİNİZİ KORUYUN
Son derece karizmatik olan sosyopatlara karşı korunmak için Dr. Stout, şu on üç kuralı hatırlatıyor:
1. İlk kural, bazı insanların vicdanlarının olmadığı acı gerçeğini kabul edin.
2. Karşınızdaki kişinin rolü doktor, öğretmen, yönetici, anne-baba, hümanist (vs.) ne olursa olsun ona değil, kendi iç sesinize, sezgilerinize güvenin.
3. Yeni bir ilişkide ‘Üçler Kuralını’ harekete geçirin. Yalan, yanlış anlama veya sözünü yerine getirmeme söz konusu olduğunda, aynı şeyler üç kez yinelendiğinde durmayın, bir an önce o kişiden uzaklaşın. Verdiği sözü tutmayan, sorumluluğunu yerine getirmeyen insanlarla paranızı, işinizi, sevginizi veya sırlarınızı paylaşmayın.
4. Otoriteyi sorgulayın. Başkalarına zarar vermeye yönelik emirler karşısında siz kendi vicdanınızın sesini dinleyin. Körü körüne verilen emirlere itaat eden insanlardan olmayın.
5. İltifatlara güvenmeyin. Egonuzu okşayan hoş sözler iyi gelebilir, ancak karşılığında bir sosyopatın sizi çok rahat parmağında oynatabileceğinin bilincinde olun.
6. Gerekiyorsa saygı kavramını yeniden tanımlayın. Korku ile saygıyı birbirine karıştırmayın
7. Sosyopatın oyununa katılmayın. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Siz de sosyopatın çekiciliği karşısında onu analiz etmeye, anlamaya çabalamayın.
8. Bir sosyopattan korunmanın en iyi yolu, ondan uzak durmak ve onunla hiçbir ilişkinizin olmamasıdır.
9. Kolaylıkla acıma duygusu hissediyorsanız, ‘dikkat!’, av olabilirsiniz. Her zaman kibar, sevecen, saygılı ve güler yüzlü olmak zorunda değilsiniz. Size devamlı kendisini acındıran birisi varsa, dikkat edin karşınızda sizi kullanmak isteyen bir sosyopat olabilir.
10. Giden gelmez unutmayın. Kaybettiklerinizi kabul edin. Bir noktada hesabı kesip yolunuza devam edin. Birisine yardım etmeyi gerçekten istiyorsanız, sizi kullananlara değil, hayır kurumlarına veya çevrenizdeki ihtiyaç sahiplerine yönelin.
11. Bir sosyopatın yaptığı bir istismarı, yalanı, sahtekârlığı, o ne kadar yalvarıp ağlasa da, asla örtbas etmeyi kabul etmeyin.
12. Ruh sağlığınızı koruyun. Vicdansız birisini hayatınıza almayın. Sizi kırmasına ve insanların kötü olduğunu düşündürmesine izin vermeyin.
13. Sizi kıran, inciten ve hayal kırıklığına uğratanlardan en iyi intikam alma yönteminin iyi ve mutlu bir biçimde yaşamınıza devam etmek olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
GİRİŞ
Zihinler, yüzlerden bin kat daha çeşitlidir-------Voltaire
Eğer başarabilirseniz, hiç vicdan sahibi olmadığınızı hayal edin, hem de hiç. Ne yaparsanız yapın hiçbir suçluluk veya pişmanlık duygusu yaşamadığınızı, yabancıların, arkadaşlarınızın ve hatta aile fertlerinin iyi hali için kaygıların kısıtlayın hissinin hiç olmadığını hayal edin Her ne kadar bencil, tembel, zarar verici veya ahlaksız davranmış olursanız olun, utançla hiçbir mücadeleni. tüm hayatınız boyunca bir tane bile, olmadığını raval edin. Ve sorumluluk kavramının, başkalarının ahmaklar gibi sorgulamadan kabul ediyor göründükleri bir yükümlülük dışında bir şey olduğunu bilmiyormuş gibi davranın. Şimdi de bu garip hayale sizin psikolojik yapınızın onlarınkinden tümden farklı olduğunu saklama yeteneğinizi ekleyin. Herkes vicdanın insanlar arasında evrensel olduğunu varsaydığı için, vicdandan bağımsız olduğunuz gerçeğini saklamak neredeyse hiç çaba gerektirmeyecek. Suçluluk veya utanç duygusuyla hiçbir arzunuzdan geri tutulmayacaksınız, soğukkanlılığınızdan dolayı kimseyle yüzleştirilmeyeceksiniz. Damarlarınızdaki buzlu su o kadar tuhaf, onların kişisel deneyiminin o kadar uzağında olacak ki durumunuzu ancak nadiren sadece tahmin edebilecekler.
Diğer bir deyişle, içsel kısıtlamalardan tamamıyla bağımsızsınız ve vicdan sancıları olmaksızın ne isterseniz yaptığınız sınırsız özgürlüğünüz, dünyaya oldukça uygun bir şekilde gizli olacak.: ve sizin, vicdanları tarafından hizada tutulan diğer insanlar üzerindeki garip avantajınız büyük olasılıkla keşfedilmemiş olarak kalacak.
Hayatınızı nasıl yaşayacaksınız? Bu büyük ve gizli avantajınızla ve onların söz konusu dezavantajıyla (vicdan) ne yapacaksınız? Cevap, büyük ölçüde sizin arzularınızın ne olduğuna dayanacak, çünkü insanlar birbirinin aynısı değil. Bazı insanlar vicdanları olsun veya olmasın durağanlığın rahatlığını tercih ederler, bazılarıysa hayaller ve vahşi ihtiraslarla doludurlar. Bazı insanlar harika ve yeteneklidir, bazılarıysa kat akıllıdır ve çoğunluğu, vicdan sahibi olsun veya olmasın, bunların arasında bir yerdedir. Şiddete eğilimli olan ve olmayan, kan arzusuyla harekete geçen ve hiç öyle zevkleri bulunmayan insanlar vardır.
Belki para ve güç için yanıp tutuşan bir insansınız ve sizde vicdandan hiçbir eser olmasa da görkemli bir IQ’nuz var Muazzam zenginlik ve hüküm sahibi olmanız için gereken itici doğaya ve zekâ kapasitesine sahipsiniz, ayrıca vicdanın, diğer insanların başarılı olmak için yapmaları gereken her şeyi ama her şeyi engelleyen, dırdır eden sesinden hiçbir şekilde etkilenmiyorsunuz. Ticaret, politika, hukuk, bankacılık veya uluslararası gelişim veya başka herhangi kapsamlı bir daldaki güç uzmanlıklarını seçiyorsunuz ve olağan ahlaki ve hukuki engellerin hiçbirini hoş görmeyen soğuk bir tutkuyla kariyerinizi yürütüyorsunuz. Amacınıza uygun olduğunda, hesaplar üzerinde oynayıp kanıtı yok ediyorsunuz, çalışanlarınız veya müşterilerinizi (veya seçmenlerinizi) sırtlarından bıçakIıyorsunuz, para için evleniyorsunuz, size güvenen insanlara önceden planlanmış ölümcül yalanlar söylüyorsunuz, güçlü ve etkili meslektaşlarınızı mahvetmek için elinizden geleni yapıyorsunuz, bağımlı ve sesini çıkartamayan gruplar üzerinde baskı kuruyorsunuz. Ve bütün bunları, hiçbir şekilde vicdan sahibi olmamanın sonucu olan ayrıcalıklı özgürlükle yapıyorsunuz.
Hayal edilemez, değiştirilemez ve belki de dünyaca başarılı bir insan haline geliyorsunuz. Neden olmasın? Kocaman beyninizle ve sizin planlarınız üzerinde hâkimiyet kuracak vicdanınızın olmamasıyla istemediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.
Ya da hayır—diyelim ki siz hiç de öyle bir insan değilsiniz. Hırslısınız, evet, ve insanların vicdanları yüzünden aklından bile geçirmediği her türlü şeyi yapmaya isteklisiniz, ama bireysel olarak zekâ açısından pek de parlak delilsiniz. Zekânız muhtemelen ortalamanın biraz üstünde ve insanlar sizin zeki, belki de çok zeki olduğunuzu düşünüyorlar. Ama kalbinizin derinliklerinde biliyorsunuz ki gizlice hayalini kurduğunuz kariyer hedeflerinize ulaşmanız için yeterli bilişsel araçlara ve yaratıcılığa sahip delilsiniz, bu sizde büyük ölçüde dünyaya karsı içerlemiş ve etrafındaki insanları kıskanan bir hal yara
Böyle bir insan olarak, kendinizi az sayıda insan üzerinde bir miktar kontrolünüzün olduğu bir yaşam sahasına ya da belki bir dizi yaşam sahasına yerleştiriyorsunuz. Bu durumlar sizin güç arzunuzu biraz tatmin ediyor, ama yine de siz daha fazlasına sahip olmadığınıza sürekli olarak sinirleniyorsunuz. En üstün başarılara ulaşabileceğiniz yeterli yeteneğiniz olmadığından, başkalarını büyük güç elde etmekten alıkoyan o saçma içsesten bu kadar bağımsız olmanız sinirinizi bozuyor Bazen sadece sizin anlayacağınız, huysuz ve öfkeli ruh hallerine bürünüyorsunuz.
ARKA KAPAK YAZISI:
Dikkat! Yanı Başınızda Bir Sosyopat Olabilir!..
Hani, şeytan kim? Size yalan söyleyen, sizi aldatan kocanız mı? Lisedeki sadist beden eğitimi öğretmeniniz mi? Toplantılarda insanları aşağılamayı seven patronunuz mu?
“Her 25 kişiden biri sosyopat—vicdan yok, suçluluk hissi yok. Bu, sizin iş arkadaşınız veya çılgın eski eşiniz olabilir. [Yanı Başınızdaki Sosyopat] onları tespit etmek için takibi kolay bir rehber.”
—Newsweek
“İyi insanları neyin iyi kıldığı, kötü insanları neyin kötü yaptığı ve iyi insanların kendilerini diğerlerinden nasıl koruyabileceği hakkında etkileyici, önemli bir kitap”
—Harold S. Kushner, yazar
“Vicdansız bireyleri tanımanız için yararlı bir rehber… [ve] pek çok insana doğal gelen empatik zihniyetin iç rahatlatıcı bir doğrulaması.”
—Martha Beck, The Oprah Magazine
Sosyopatların vahşi suçlular olduğuna inanmaya alışmışızdır ama Yanı Başınızdaki Sosyopat’ta Klinik Psikolog Martha Stout, normal insanların şok edici bir şekilde yüzde 4’ünün çoklukla tespit edilmemiş, baş semptomu da vicdanın tamamen yoksunluğu olan zihinsel bir rahatsızlığı bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu, iş arkadaşınız, komşunuz ve hatta ailenizden biri olabilir. Ve hiçbir suçluluk, utanç veya pişmanlık hissetmeden gerçek anlamda her istediklerini yapabilirler.
Sosyopatlarla kesişmeyen yaşamlarınız olması dileğiyle...
harika bir yazı!
hayatıma bir sosyopat birde psikopat girdi ki her ikisinide seninle paylaşmıştım.kadın olanın kesinlikle sosyopat olduğuna bu yazıyı okuduktan sonra iyice emin oldum.verdiğin 13 altın kuralı o zamanlar uygulayabilseydim kesinlikle sosyopat/kadınımdan daha az zarar görürdüm,neyse derin uykuda uyandırmamak lazım :)
psikopat abim ise epeydir yok şükür...
Yani bu kadar olur. Olur mu olur.
An itibarıyla, gün/hafta itibarıyla bu kitap bana kapak olur mu olur.
Şaşkınım.
Bu on üç kurala bakınca sağımız solumuz bu sosyopatlarla doluymuş gibi geliyor. İşin kötüsü onların madurları (hele çocukluktan geliyorsa bu maduriyet) yaşamlarını şüpheci, sevgisiz ve kalın duvarlar ardında geçirmek zorunda kalıyorlar.
13 üncü madde iyi ve mutlu bir biçimde yaşamayı mı öneriyor- ki bu çok doğal ve güzel bir şey- yoksa bunu bir intikam yöntemi olarak sunarak mış gibi yapmayı mı salık veriyor.
Bende böyle bir şey çağrıştırdı.
Bunun dışında çok yararlı bir paylaşım.İlişkilerimizde daha dikkatli olmalı, sezgilerimize de güvenmeliyiz belki.Biraz korkmadım da değil doğrusu.
Aman neyse ne. Bu güzelim bahar gününde. Bi sosyopatım da eksik kalsın. Şu günlerde yeğenim yanımda keyfim yerinde:)
şekom, bilmezmiyim sosyopat ablayı. o tam su katılmamışıydı ama. yapıp edip sonra bir de sana yaptığını belli edip eğleniyordu. şükür kurtuldun onlardan.
Evrimcim yok kapak olmasın ama bak aklıma gelen kişiye. Hani senin bir yazına sert üsluplu direkt sana hitaben yok bilirim senin ipad iphone tutumunu da falan diye yorum yazıp herkesin şimşeklerini çeken bir kadın olmuştu. Adını unuttum da sen de gayet yerinde bir ayar vermiştin ona. Şimdi sence o sosyopat değil mi? Sen ki tahminim ne o kadına blogunu haber verdin, ne ondan yorum değerlendirme istedin ne de yazdığı yorum yazınla alakalıydı. Sana bir şekilde kötülük edip rahatsızlık verme dürtüsü öyle güçlüydü ki kadının o şekilde kusmuştu kinini.
Aman uzak dur diyeyim ben o abladan :)
Asucum 13cü madde bunu bir intikam yöntemi olarak yap demiyor. Ama tecrübeyle sabit ki; sen eğer sosyopatının etkisinden kurtulup yaşamını iyi ve mutlu bir şekilde devam ettirmeyi başarırsan o yaratık zaten bunu kendisine karşı yapılmış olarak algılıyor. Çünkü onun amacı zaten senin hayatını karartmak sana zarar vermek. Senin üzerindeki gücünü kaybettiğini normal ve mutlu yaşayarak onun yüzüne vurman o sosyopatı daha da hırslandırabiliyor. tee ki kendine yeni bir av bulana kadar.
salla gitsin bunları bahar var, sana bi şey olmasın yeter :)
Canım tabii onu kastediyor. Ama belki çeviri yüzünden... Yaşamak doğal bir süreçtir. Bir intikam alma yöntemi olarak tanımlanamaz.
İnsanın aklı almıyor. Bir kişi niçin bir başkasının hayatını karartmak için uğraşır ki. Ya da onun mutsuzluğundan mutlu olur.
Şurada bi gıdım sevgi için bin takla atmaya çalışırken kimileri:)
Sen de bunları okuyup da kafanı karıştırma. Bahar sana da var. Sana da bi şey olmasın.
Mutluluğu demiyeyim ama varoluşunun farkına varması ve gücünden keyif alması başkalarının mutsuzluğuna bağlı olan çok insan var çevremizde.Sevgi için takla atmayı bilmezler,çünkü sevgi nedir bilmezler. Kimileri sadece şanssızdır ( benim hayatımdaki ilk sosyopat gibi,öğrenme şansı olmamıştır bu sevgi nedir nasıl yaşanır diye), kimileri de bu yaptıkları kötülükle var olurlar sadece.
İlk yorumunda bahsettiğin mağdurların yaşamlarını geçirmek zorunda kaldığı şartlar var ya. hah işte o hiç de o kadar karamsar değil aslında. Şu anda elimdeki kitap kişisel veya toplumsal trajediler yaşamış ve başka bir insanın her şekilde kurbanı olmuş kişilerin nasıl ayakta kaldığına dair bir kitap. başka bir kitap tanıtımına elbette. Ama insan beyninin yapabildiklerine şaşırıyor kişi bunları okudukça ( deneyimledikçe demiyeyim artık).
Bana bi şey olmaz,maşallah domuz gibiyim,neleri atlattım :D
O mağdurlardan (madur yazmışım temincek) biri bana bizzat ve defalarca güven bunalımından ve duvarlardan bahsetmişti. Ve ayakta kalabilmek için vermek zorunda kaldığı mücadelenin onda yarattığı yorgunluktan. Sonucun mükemmel olduğunu ben de biliyorum. Eminim ki öyle bir başlangıçtan sonra dimdik ayakta kalabilmenin verdiği tatmin duygusu da müthiştir. Ama bu yazıyı okuduktan sonra iltifat etmekten de korkuyor insan. Bilmem kaçıncı maddede geçiyor çünkü. Şüphelilerden biri olmak istemem doğrusu :)))
İşte bu Sis! :) Canımsın keşke ne alaka o kadardı o desem sana ama sardıda sardı. Yorumları orada bitirdide bunun telefonu var, ortak arkadaşlar var, laf taşıma, yollama vs vs var.
Uzak durmak zaten ezelden yaptığım, yakın olmak istediğime dahi olmazken görüşmek söz konusu değil ve fakat irtibata geçmek isterse insan geçiyor işte bir biçimde..
Tam beni böyle boğmuş, sıkmış, enerjimi almışken üzerine bunu okudum. :) Kapak oydu.
Son bir kez daha haddini aşmaması gerektiğini anımsatmak gerek diyorum böyle bunu ıslah eden etsin deyip kendi haline bırakmak olmuyor anladım.
Neyse tekrar günaydın..
Sosyopat çeker ben. ;)
Sağımız solumuz sosyopat doluymuş o zaman anacım, yandı gülüm keten helva desene sis, en azından bizleri uyandırdığın için teşekkürler....muck...
Meraklı :))) Görevimiz şekerim :D
Harika bir kitap mutlaka alacağım, 13 maddeyi okudum da, içgüdülerimle Allah'tan (çok kuvvetlidir sezilerim kendimi övmek gibi olmasın jedi gibiyim:) seziyorum.
Bu arada siyasette çok fazla bu sosyopatlar, Hitler de sosyopattı, Tayyip de %100 sosyopat...işin kötüsü hayatımızdan çıkartamıyoruz da:(
çok teşekkürler
Zeki bir sosyopatla karşılaşmamış. Kitaptaki bilgileri abartılarıyla, ilgi çekmek amacıyla yazmış. Bu yönden kendi sosyopat kişiliğini saklamak amacıyla bir sosyopatı bu kadar basite indirgemiş. Zeki bir sosyopat söylediği yalanlara kendisi inandığından farkına bile varamazsınız her hareketini özenle seçmeye çalışır. Ancak birine karşı ufak bir şeyler hissetmeye başladığı zaman bu güdüsünü kontrol edemeyebilir çünkü o ufak duygu kırıntısı onun kafasını gereğinden çok daha fazla karıştırır. Bunların dışında çoğu zaten çok zekidir. Karşısındakinin ne yapmaya çalıştığını anlar sen ne kadar anlaşılmamaya çalışırsan çalış. O senden daha fazla anlaşılmamaya çalışır. Direkt suçlu olarak itham etmek ne kadar doğru? Yaşadıkları şeyler, doğuştan gelen özelliklerinden veya eksikliklerden dolayı böyle bir ruh halinde bulunmaları onları mı suçlu yapar sizleri mi? Saygılar.
@Tunay kesinlikle doğru bir yazı yazmışsın. Şahsen teşhisin konulduğu yıllarda kesinlikle sosyopat olduğumu kabul etmiyordum fakat bunu son zamanlarda benimsemeye başladım. her sosyopat hasta olduğunu kabullenemez diye birşey yok. Ayrıca insan ilişkilerimde eğer birinden bi çıkarım varsa bu hastalığımı ona söylememeyi yeğlerim. Açıkçası ben insanların bana acımasını asla beklemem tam aksine onlarla gayet eğlenceli dertlerden uzak bi kaç saat geçiririm bol espri kendimi gayet güzel tanıtma falan filan. hiç derdim varmış gibi göstermem çünkü tanıştığım ınsanların çoğunun hayatında zaten surekli dertlerinden yakınan birileri vardı. aslında onun tarafından bakılınca ben ona o kadar eğlenceli gelirimki bağımlılık yaparım ve sürekli benimle takılmak ister. kimse her buluşmanızda size dertlerinden yakınan ve ilgiyi uzerıne çekmek isteyen birinden fazla hoşlanmaz. ben ilgiyi tamamen karşımdaki insana toplarım ve onlar hakkında gereğinden fazla bilgi alırım öyleki bi süre sonra benimle geçirdikleri o kadar zaman boyunca kendilerinden gereğinden fazla bahsetmiş olmaları ve bilmemem gereken şeyleri bildiğimi öte yandan onların benim hakkımda hiç birşey bilmiyor oluşları kendilerini tedirgin eder ve işte ben noktada bunu ölesiye kullanırım :)
@Tunay,
yorumunuz için teşekkürler.
@adsız,
iyi halt ediyorsun.
@adsız olarak içini boşaltmak ne kadar kolay değil mi?
EVET ÇOK KOLAY
Valla acikcasi ben ne yapsam bilemiyorum. Benim sevgilim bir sosyopat ve bunu bana kendisi soylemese hayatta fark etmezdim. Fakat soyle bir sey var ki 2 senedir tanimama ragmen ilk kez bei sevdiginu soyledi onceden kardes gibiydik. Asosyal degil. Bu gune kadar beni kullandigi bisey olmadi. Ne yapacagimi bilmiyorum yani beni sevdiginu soyluyor kendisini degistirdigimi soyluyor. Sosyopat kelimesini daha once duymamistim o bana soylediginde arastirdim ve buyuk bir husrana ugradim cunku 1 senedir onu seviyorum. Kendisiyle kavga etmeme ragmen hicbir sinir belirtisi yada kizginlik agresflik gostermedi. Aksine bende 4 defa ozur diledi. Ben gecmisini onceden biliyordum zaten. Neyse bir yarim guven diyor bir yarim seni sevmesi koca bir yalan diyor. Bilmiyorum kendisi okuyor sorumluluk almayi sevmiyor ayrica alkol kullaniyordu. Simdi ders saatlerinde bana mesaj atmayip ders dinliyor. Bana yalan soylemiyor anliyorum cunku ne dese arastirip dogrulugunu teyit ediyorum. Onceden haftada 1 kez alkol alirken artik 2 haftada bir aliyir ve daha da azaltmaya calisiyoruz. Cok karma karisik bir olayin icindeyim. Boyle yazilar okudukca arkama bakmadan kacip gidesim geliyor. Ama seviyorum da. Ayrica maddelere baktigimda cogunlugu bende de var sadece insablari kandirmiyorum. Yalan soylemiyorum ve vicdan sevgi gibi hislerim var. Ona kalirsa herkes sosyopat herkes kendini dusunen bencil insanlar agresifler insanlari kandiriyorlar. Bence yersiz ve aslinda onlari sosyal alanlardan uzaklastirmak onlari hircin yapiyor. Benim goruslerim bunlar bir yandan akil verirseniz de sevinirim :(
adsız akıl verecek konumda değilim tabii ki; ama çok kafanıza takılıyorsa ve bir gelecek kurmayı düşünüyorsanız hastane-doktor-terapi merkezi vs profesyonel yardım alın derim.
Psikopati ile ilgilenen kisinin Ingilizcesi bilmesi sart, Turkceye cevrilmis kaynaklar pek az. Psikopat kurbani-magduru olmus bazi kisiler gayet acik bilirler ki bunlarin tedavisi yoktur ve Insan yerine koymazlar, ben bunlara farkli tur diyorum ve mumkun mertebe uzak duruyorum. Sevgiliniz bunlardan ise bence hic vakit kayip etmeyin birakin gitsin. Ben cocuklari, kardesleri boyle olanlara uzuluyorum, sevgiliyi, kocayi tekmeler atarsinda cocugu, kardesi, ebeveyni naparsin?
Hos, ben onlari da cikarirdim hayatimdan ki sansliyim kimse yok oyle yakin cevremde.
Ha son olarak bu turun tedavisi yoktur, o yuzden akil verirken bos akil vermeyin. Psikopatiyi simdiye kadar kimse tedavi edemedi, Turkiye'de edeceklerinide sanmiyorum.
Siz bunları okurken bilgilendiğinizi sanmanız çok komik. Okuma yazmayı bizlerde öğreniyoruz. Ve psikopatlar ve sosyopatlar üzerinde yapılan araştırmaların hepsi yakalanan ve hapse atılanlar arasındaydı. Dünya üzerinde milyonlarcası var... Siz balığa çıkıyorsunuz ve bir kaç hamsi yakalıyorsunuz sonra " Vay canına bütün balıkları yakaladım " diyorsunuz. Basit bir örnekle açıklamak istiyorum sizlere bunu. Ellerinize bakın ve bütün parmaklarınızın et ve kemikten olduğunu göreceksiniz. Bu demek olmuyor ki, baş parmağı ile orta parmak aynı özelliktetir. Amaç olarak ikisi de tutar ama tutuş tarzları farklıdır. Ve yukarılarda yazısını okuduğum Tunay haklı. Size sosyoparlar-psikopatlar yalan söyleyerek kendi çıkarlarını düşünürler deniliyor... Evet ama bunu bir psikopatın söylemediğini nereden biliyorsunuz :D
bence asıl problem bu insan demeye bin şahit isteyen yaratıkların(çünkü insan sadece et ve kemikten oluşan biyolojik bir canlı değildir, onur, haysiyet, gurur, vicdan vb. özellikleri de bünyesinde toplar.)rehabilite edilme imkanları olmadığından toplumdan imha edilmeleri gereklidir.bir insan başkasına zarar verip bundan zevk alıyorsa daha da kötüsü sahip olduğu bu olumsuz özelliklerden gurur duyuyorsa diğer NORMAL insanların iyiliği için yok edilmelidir.
Hoop orada duracaksın anonim kişi bir sosyopatı ele alalım neden böyle biri diye sordun mu hiç kendine sen yaratık diyorsun fakat onlar sizden daha insanlar senin normal diye tanımladığın şeyi biliyorum ben her türlü pislik var o normal de peki sen bir sosyopata yanlış yapmazsan veya aşırı salak olup(ki aşırı salak insanlar oynatılmayı hak eder) güzel bir av konumunda olmazsan bir sosyopat sana kolay kolay yaklaşmaz ama sen böyle sözler savurunca ben sinirleniyorum ve sana bir sır vereyim bence bir sosyopat seni rahatlıkla kullanabilir ve kesinlikle vicdan azabı çekmesine bile gerek yok sen imha edilmelidir diyorsun senin için acımıyorsa normal tanımı sana da uymuyor tabi senin normalin buysa ayrı birşey ah ah keşke bir sosyopat girse de hayatına hayatını komple eline verse senin nerdeee siz normal olduğunuz için biz böyleyiz ya vicdanımız o yüzden yok o yüzden üzülmek yerine sadece sinirleniyoruz sosyopatlığı kötü birşey olarak tanıtmayı bırakın artık sosyopat sadece normallik anlayışı uç noktalarda olan insanlara can yakarak ders veren kişidir nasıl o normal olarak tanımladığınız insanlar köpeklere döverek eğitim veriyorsa!! ! Benim gibiler de size böyle ders veriyor köpekle kıyasladım sizi ama köpekler sizden daha akıllı yav... Neyse sana söyleyeceğim şu ne ekersen onu biçersin böyle forumlarda imha edilmelidir falan dersin biri gelir hayatını karartır herşeyini alır gider el sallarsın arkasından ki senin gibi birine bu yapılmalıdır sosyal bir sorumluluk olarak görüyorum ben bunu.
bence siz ne yaparsanız yapın savunma olarak, hep kurban olacaksınız. aldatma sanatı iki kişiyle yapılır. eğer karşıdaki kişi inanmaya açık ise onu bir uzaylı olduğuna bile inandırabilir bir sosyopat
Bu insanlar çok neşeli ve dünyanın en iyi insanı gibi görünür ama aslında içlerinde korkunç bir canavar var.bu yüzden zamanı gelene kadar anlayamazsiniz hukuken de ispatlayamazsiniz ne kadar uğraşsaniz da.
Türk kızında sosyopatı farkedicek zeka yok boşuna zorlamayın hayatınıza devam edin yada zengin çirkin birini bulup evlenin en azından siz onu kandırmış hissini yaşarsınız ( Sosyopattan Tavsiyeler)
Ne kadar vicdandan yoksun olursa olsun suç işleme güdüsü birazda mantığa dayalıdır. Eğer gerçekten akıllı bir sosyopat ise bunu mantıklı bulmayıp böyle bir şeye kalkışmaz. Şu ana kadar yaşadığım bütün ilişkiler en fazla 2 ay sürdü, bunun nedenini empati yoksunu olmamla açıklayabilirim. Galiba biraz beceriksiz bir sosyopatım ama insanları incitmek vicdan olarak beni üzmesede bundan zevkte almıyorum.
Valla ben psikoloğa gitmeyi düşünüyorum. Bi yanımda gitme diyor.
Benim amacım insanlarla dalga geçmek.
Yalan yanlış şeyler söyleyip bana inanmalarını sağlıyorum. Kendimi öyle bi gösteriyorum ki inanıyo yavrucaklar.
A desem inanıcaklar. Şimdi bana gelipte inanıyo gibi gözüküyolar demeyin çünkü anlıyorum, he bide sistemi öyle bir kuruyorum ki hiç bir yerden yakalayamazlar beni. Babamla annem ayrı ben küçükken ayrıldılar neyse sınıftaki arkadaşlara hatta profesöre bile babam panamda pilot dedim. Nasılsa inandılar. Ha bide insanlarla dalga geçmek onları kendime inandırmaktan zevk alıyorum. Ha bide benim dalga geçmem onları kırarak değil bana inanmalarını sağlamak. Mesela Atatürk 1881 de doğdu yerine hayır 1882 de doğdu desem inanırlar. Ha bide diğerlerinin aksine ben çok sakinim öfke kontrolümü yapabiliyorum, ama yeri geldiğinde patlatıp karşı tarafta ölümcül darbelere yol açabilirim. Ama bunuda kontrol altında tutuyorum. Mesela bikişi bana zarar verse o anda bıçağı çekip boğazını kesebilirim 0 suçluluk duyarım çünkü haketti ha bide ben işleri kökten çözmeyi severim ya hep ya hiç. Karşımdakini fiziksel olarak incitmemde o anlamadan zihinsel, psikolojik olarak incitmeyi severim. Bir ortamdayken bişey yapmasam bile ilgiyi üzerime çekebilirim. Çünkü nasıl davranıcağımı biliyorum. Bu iş bende ilk olarak, kızlara başımdan geçmeyen olayları başımdan geçti diye komik bi şekilde kurgulayarak anlatmaktan başladı sonra aldı başını gitti. Beni tanıyan birine C.I.A. ajanıydım diyecek kadar inandırıcıyım. Neden böyle bilmiyorum ama insanlar bana inanınca, tamam bu iş oldu diyorum onu istediğim gibi yönetebilirim gerçi ben yönetmeyi sevmem. Nasıl desem tamam benim etki altımda istediğimi yaptırabilirim ama bunları insanların kötülüğü için yapmıyorum yararı olucak şeyler söylüyorum ve insanları etki altıma almak çok hoşuma gidiyo diyebilirim. Yeni bişeyler düşünüyorum yeni tanıştığım bi kişiye ismimi farklı bir isim olarak söylücem. Ha bide hayvanlara zarar vermeyi sevmem küçükken bi ayağımda botlar varken kediye tekme atmıştım toook diye bi ses gelmişti içim acıdı haa Allah belanı versin felan demeyin küçüklük farkında değilim işte. Şimdi olsa hayatta yapmam .
Ha bide karşımda 5 araba birbirine girse 0 tepki verebilirim. Arkadaşlarımda genelde çok soğukkanlısın der gerçi bu hayatta en fazla 5 dakika heyecan yapıcan 6.01 de 0 heyecan %100 soğukkanlılık. İyi sabahlar.
Politikacılar.film sektörü.tiyatrocular.müzisyenler.asker polis.din adamları.sınıf anneleri.müdür öğretmen.profesörler.anaokulu öğretmenleri.yazar şairler.psigologlar.psikiyatristler.patronlar.minibüs taksi şöförleri.barmen garson tayfası.ev kadınları.şehir merkezinde tezgahtarlık yapanlar. Emlakçılar.dansçılar
Bir sosyopatla 1 yıldan fazla zaman geçirdim. Kendilerini dünyanın en masum en iyi en efendi düzgün insani gibi gösterdi. Sadece bana da değil çevremizdeki herkese. Sürekli birilerinin ona asıldığını söylüyordu ve arkadaşlarım bile buna inanıyordu. Aslinda sonradan anladim herkese o asiliyordu. Ama bunu öyle kurnazca yapıyordu ki. Durumunun kötü olduğunu ortağının bunu sıkıştırdığını intihar edeceğini söyleyerek bana krediler çektirdi. Her gün beni sevdiğini söylüyordu, sarilmadan asla uyumuyordu. Ilk önce başkasıyla uazistigini gördüm.kiza bile biz arkadaşız yazısı yazdirdi beni inandırdı. Is için çektiğim krediyle araba aldığını öğrendim basimdan aşağı kaynar su döküldü.ortağının parayı kabul etmeyince moral için aldigini soyledi. O gunden sonra beraber yasamamizi istedi bensiz olecegini soyledi. Keşke sana söyleseydim hata yaptım dedi yine inandırdı. Iliskimizin ilk gununden beri parasi yoktu cebinde. Onbinlerce lira borc verdim. 6 ay sonra ancak alabildim. Oduyordu bir sekilde. Ve dunyanin en durust adami oldugunu iddia ediyordu. Ama hergun baska bir tuhaflik oluyordu. Islerinin kotu olduguna inanmistim.ailesinde tuhaf şeyler oluyordu.babasi oturdukları siteden kadınların etek altını çekmekten kovulmuştu ve de karısını aldatmıştı. Karisi için yatalak demişti sevgilisine Ona bakıyorum. Ailesinden de soğumuştum. Bir süre artık kendi ideallerim için işi bıraktım. Işsiz kaldığım 8 ay boyunca evin kirasını bile duzgun ödemedi. Her ay kredisi kira derken 4000 borç veriyordum. Ve son paralarımı da evin kirasını ödemeye ve onun kredisine ödedigimde aslında 2 aydır başka bir kızla çıktığını öğrendim. Bana kızın yanından binlerce seni seviyorum seni cok ozledim mesajı atmis. Kiz bunun yalan soykedigini anlayip yeni ayrilmis. Bundan kisa bir sure once facebookta sahte hesapla gay yazışmaları bulmuştum hacklendi sandim. Bir kişiye telefonunu ve çıplak resmini attığını gördüm evden gitti bunun üzerine ailesinin yanina. Eski sevgilisinin komplosu olduğuna bile beni inandırdı. Son birkaç ayda Her şeyin yalan olduğunu sürekli avlanan avcı bir sosyopat olduğunu öğrendim.hala mücadele ediyorum. Çok şeytani insanlar sosyopatlar. Her türlü yalanı her türlü hileyi yapabilirler. Onlar için herkes düşman. Onu çok seven bir insana bile yapamayacakları kötülük yok. En cok kullandıkları yöntem manipulasyon yani kendinden suphelendirme dezenformasyon... birden bire baslamisti iliskimiz ve ne olduğunu ben bile anlayamamıştım. Iliskinin basından beri ne zaman suphelensem. Kendimden şüphelendirdi surekli yalan söyledi manipüle etti. Bunlar kusura bakmayın insan değil. Canavarlar. Şimdi hukuki olarak savaşıyorum.o ortagiyim dediği kişi de patronuymuş. Aylardır çalıştığı herkese gerçekleri ve beni nasıl dolandırdığını anlattım.en son 5 yıllık işinden de kovuldu. Çünkü adamlara da yazılı olarak etmediği hakaret kalmamıştı. Çok şükür tüm delillerim mevcut. 600 sayfa ilk günden beri olan yazışmaları mahkemeye sundum. Hayatındaki herkese zaten benzer şeyler yapmis.Bu insanlar kuzu kılığındaki kurtlar.oyle dürüst olduklarına inandiriyorlar öyle acindiriyorlar ki kendilerini. Bana da eski sevgilisi yüzünden arabası mi evini sattığını söyleyerek acindirmisti kimbilir benden sonra şimdi insanlara ne yalanlar söylüyor.zar zor benden sonraki ki 2 ay içinde 2 kişiyi buldum anlattım. 3.kurbanini da buldum yazdim kanıtları gösterdim.ama cevap gelmedi ne yazık ki. Allah kimseyi böyle insanlarla karsilastirmasin.