Derailed-Raydan Çıkanlar

    Yazan: d@phne Etiket: »
    Beğeniler


    Öncelikle şunu yazarak başlayayım, herkesin ayılıp bayıldığı "Falling in Love" a IMDB 6,1 puan verirken, benim filmime 6,6 puan vermiş. Yani 0,5- önde başlıyorum olaya.:))

    Her iki filmde de olay büyük kentte çalışıp banliyöde oturan, dolayısıyla şehre inerken tren kullanan insanlar arasında geçiyor. Charles (ki Clive Owen oynuyor kendilerini) reklamcı, evli, bir kızı var. Çocuk hasta ve gerek bu hastalık, gerekse başka şeyler evliliklerini az biraz bozmuş. Hergün aynı trenle işe giderken bir gün trenini kaçırıyor. O gün kafası da bozuk biraz hanıma zaten. Ve olacak ya , bakıyor ki cüzdanını evde unutmuş. Kondüktör acımasız. Keserim cezayı diye başında dikiliyor. Bizde olsa adamcağız "fazla akbili olan yok mu?" diyecek olay kapanacak, ama orası Amerika. Yok öyle şeyler. Derken bir ses "ben öderim onun parasını " diyor. Hep birlikte sesin geldiği tarafa bakıyoruz ki, siyah ince çoraplı güzel bir çift bacak ve sivri topuklu ayakkabılar. Eh, filmin gidişatı aşağı yukarı belli oldu diye düşünüyoruz. Bu tanışmayı yol boyu karşılıklı yapılan espriler, karşılıklı olarak fotoğraf göstermeler izliyor. Adam internette kadını araştırıyor, anlattıklarını teyit ediyor. ( dikkatinizi çekerim, 1984 de internet yoktu ama şüphe de yoktu. Ahh,ah eski günler)
    Efendim, adamımız ertesi gün de kendi trenine değil de bir sonrakine biniyor. Kötü bir amacı yok. Amaç borcunu ödemek. Fakat sohbet koyulaşıyor, akşam yemeğinde de sürüyor. Eve yalandan toplantı telefonları ediliyor ve yemek sonrası taksiyle otel arayışına çıkılıyor. Kadın yolda pişman olup taksiden iniyor. Adam işi o kadar pişirmişken az daha ikna turları atıyor ve kadın ikna olunca taksiden indikleri yerde ilk buldukları otele giriyorlar. Şimdi "bu otel kötü" deyip de kadını hepten mi kaçırsın. Kötü,mötü, odaya çıkıyorlar. Buraya kadar herşey sıradan kaçamaklı aşk filmi değil mi? Fakat işte tam burada, adamcağız vuslata eremeden kapı açılıyor (bizimki telaştan kilitlemeyi unutmuş) ve içeri bir soyguncu dalıyor. Elde silah, bizim amcayı güzelce bir dövüyor, adam kendine geldiğinde bakıyor ki ikisi de soyulmuş ve kadına tecavüz edilmiş. Polis fikrine kadın karşı çıkıyor. Kocası çok nüfuzlu ve zenginmiş. İlişkisi olduğunu duyarsa çocuğunu elinden alırmış. Olayı unutmaya çalışıyorlar fakat aradan 1 ay kadar geçmişken.....
    Bence bundan sonrasını anlatmayayım da bir zahmet izleyiverin. Gerçekten izlemeye değecek bir film. Romantik komedi sevmeyenleri de tatmin edecektir bence. Filmi izleyin, ama dikkatli izleyin. Ayrıntılar önemli, film keyifli ve ders verici. Sonra da başınızı önünüzden kaldırmadan gidip gelin işinize olur mu?






    Siz de Yorum yapın