Kepler 186-f

    Yazan: Sis Etiket: »
    Beğeniler

    Nisan ayı içinde NASA' ya ait olan Kepler derin uzay teleskobu yaşam olma ihtimali olan bir gezegen keşfetti ve bunun duyurusu yapıldı. Şimdi bir parantez açıyorum, konudan bağımsız sonra konuya döneceğiz.
    Kullandığım nicknamelerden daha çok sosyal medya ve oyun forumlarımda kullandığım "Goldilock" sözcüğünün anlamı şudur: zeki yaşam formu oluşmasına uygun habitat. Evrende tek zeki canlı olduğumuz kibrine kapılmayan insanlardanım ben.
    Konuya geri dönelim. Bulunan gezegene Kepler 186f adı verildi. Aşağıdaki resimde göreceğiniz gibi ilk ve tek Kepler gezegeni bu değil. Peki neden bu kadar heyecanlandık? Çünkü dünyaya en çok benzeyen şartlara sahip ilk Kepler gezegeni bu. Yani büyüklüğü, bulunduğu yıldız sisteminin bizimkine benzerliği, sistemdeki gezegen sayısı, yıldızına uzaklığı falan filan. O benzerlikleri de öbür resimde görebilirsiniz.



    Kepler 186 yıldızı etrafında dönen 5 gezegenden biri, yıldıza en uzak olanı. Güneşten daha küçük olan ve daha az ısı veren bu yıldıza mesafesi gezegeni goldilock area (yaşanabilir bölge) içinde kılıyor. Kepler 186F dünyaya yalnızca boyutuyla benzemiyor. Kepler-186 yıldızı Güneş'in yarı boy ve kütlesinde M sınıfı bir kırmızı cüce yıldız. Kepler-186f'nin yıldızına uzaklığı yaklaşık 52,5 milyon kilometre. Kepler-186f gezegeni yıldızının etrafındaki dönüşünü 130 günde tamamlıyor. Yıldızından dünyanın güneşten aldığından daha az enerji alan Kepler-186f'de yıldızının görünen parlaklığı da daha az. Kepler-186-f' de gün ortasındaki yıldızının görünen parlaklığı dünyada güneşin batmasından bir saat önceki parlaklığı civarında. Ancak belki de en önemli özelliği gezegende su bulunabilecek olması. Gezegenin yüzeyi ne çok sıcak ne çok soğuk, araştırmayı yürüten Elisa Quintana'ya göre, bu yüzden yüzeyde su bulunabilir. Aşağıdaki resim ise Dünya ve Kepler-186 f de gün batımı karşılaştırması.


    Şimdi heyecanı bir tarafa bırakıp neden "aha yeni mekan buldum hacı, kalk gidelim" moduna giremeyeceğimizi öğrenelim. Gezegen dünyaya 490 ışık yılı, yani 5 katrilyon km uzaklıkta. Yani şu anki teknoloji oraya gidebilecek bir uzay gemisi yapmaya izin verse bile gidilmesi 100 milyon yıl sürecek. Yani bugün yola çıksanız, günümüz teknolojisi ile erişebildiğimiz maksimum hız değeri olan 58 bin 536 km/saat* süratle 139 bin 297'nci göbekten torununuzun ulaşabilmesi mümkün olur. Dünyada kalıp ışık hızına erişilen teknolojiye ulaşmak daha akıllıca görünmektedir.

    Gezegen dinleniliyor ama herhangi bir radyo frekansına rastlanmadı. Ancak böyle bir frekans yakalanabilmesi için o gezegende akıllı yaşam formu olması, teknolojik olarak gelişip dünyayı keşfedip bir de bize radyo frekansı yollamış olmaları gerekli. Gezegenin elde edilen verileri bizim takvimimizle 490 yıl öncesine ait. Arada geçen 5 yüz yıllık sürede gezegen ne şekilde değişti bilinmiyor. Belki de 200 yıl önce yaşam formu gelişti ama bizim bunu bilmemiz için bugünden itibaren 290 yıl geçmesi gerekecek. Hadi diyelim ki insan tarihinden daha önce orada zeki yaşam formu gelişmiş olsun. İnsanlık sadece son 70 yıldır uzaya radyo frekansı yollayabildiği için onların bizi duymalarına da epey bir süre var. Yani karşılıklı " ee sizin orada işler nasıl, var mı sizin de tayyibiniz?" gibi bir geyik muhabbete girmek imkansız.

    Kepler 186 yıldızı yaklaşık 3-40 milyar yıl daha kırmızı dev aşamasına gelmeyecek. O yüzden henüz yaşam oluşmamışsa bile bu kadar uzun süre içinde oluşabilir. Ehh bunun gerçekleşmesine de yetişebiliriz gibi gözükmüyor çünkü bazı araştırmalara göre bizim Güneşimizin en fazla 1 milyar yıl ömrü kaldı. Yani Kepler canlıları sürüngenden 4 ayaklıya geçerken bizim insan neslimizin cortlamış olma ihtimali epey yüksek. Peki bu kadar heyecan, eyoo dünya benzeri yeni gezegen tatavasını bir tarafa bırakıp bu keşif bize ne kattı değil de biz o gezegene ne katabiliriz diye sormak lazım. Bence henüz zamanımız varken ( 1 milyar yıl kadar zaman yeterli) zeki ve teknolojik gelişim sağlamış insan formunun Dünyaya yaptıklarını bir görsel belgesel haline getirmek; sonra da onu bir ötegezegen uzay aracıyla o gezegenin yörüngesine yollamak en hayırlı iş olacaktır. Yani biz yaptık siz yapmayın abi tadında bir girişim bizi kurtaramayacak kadar uzakta olan bu gezegende gelişebilecek olası zeki yaşam formlarına bir ders verir belki.

    Hattâ naçizane tavsiyem özellikle Türkiye' nin son 15 yılda kendi topraklarına yaptıklarına çok fazla yer verilsin. Ormanlarını ve sulak alanlarını en hızlı yok eden ülkeler listesinde baş sırada olduğumuzu biliyor muydunuz? Medeniyetin geliştiği Fırat-Dicle havzasının doğduğu bu topraklarda bilmem kaç bin yıllık medeniyet beşiğini yok etme başarısını gösteren AKP hükümetine de selamı borç biliriz.

    4 Kişi Yorum Yapmış.

    1. Okumaya güzel güzel ve zevkle başladım, sonrasında "Allahım kaçacak bir yer verdiğin için şükürler olsun" dedim. Daha sonra umutlarım kırıldı, gidemeyeceğimi anladım. Daha daha sonra ışık hızı ,yıl, yaş meselesini nasıl çözerim diye hesap arayışlarına girdim. Yani anlayacağın sonuç bulamadım. Ama verdiğin bilginin hazıra konmanın utancını yaşadım, çok güzeldi Siscim :)
      En sonunda acı gerçekle karşılaştım. Evet canım topraklarımızın, tarımımızın ve yeşilimizi bitiren sanki yaşama düşman bir hükümetin varlığının gerçeği içimi acıttı.
      Sevgiler...

    2. Sis says:

      Nur'cum devletlü önemsemiyor biliyorsun yüzlerce yıllık ormanların kesilmesini. O kürsülerden 3 milyar ( evet son dediğinde 3 milyar dedi) fidan diktik demeyi seviyor.Kestiğin ormandaki ekolojik yaşam ne oldu,fidanlar kaç 10 yıl sonra öyle bir orman haline gelecek,hazırı varken neden kesip fidan dikiyorsun sorularını ise sorabilen yok.her yer inşaat her yer rant!
      Benden de sevgiler...

    3. Adsız says:

      Eğer bir bilimsel yazı yazıyorsanız içine herhangi bir argo kelimeler girmemeli. Çünkü siz yazdığınız şeyi en yakınınıza ya da arkadaşınıza anlatmıyorsunuz.Hiç tanımadığınız insanlara bilgi vermek için yazıyorsunuz. Ama bu yazıda ne yazık ki böyle bir durum yok. Yazınızda kendi görüşleriniz ön planda ,oysa bir bilimsel yazı tarafsız kendi görüşünü belli etmeyen , konu bütünlüğünü bozmayan , en önemlisi bir konudan başlayıp o konuyu bitirmeden başka konuya geçmek olmamalıdır. Eğer böyle bir yazı yazarsanız sizin yazınızı okuyan kişi yazınızı okurken sıkılır yazınızı bitirmeden okumayı bırakır. Sizin yazdığınız bu yazı bilgi vermekten çok birilerini eleştirmek için yazılmış bir yazı gibi. Örneğin yazınızda :Evrende tek zeki canlı olduğumuz kibrine kapılmayan insanlardanım ben.' diye yazmışsınız. Siz burada bunu yazarken bir nevi sizinle aynı düşüncede olmayan kişileri küçümsüyor onlara kibirli insan diyorsunuz. Bu sizce doğru bir davranış mı? Birisi size laf arasında kibirlisin dese siz bunu anlayışla mı karşılarsınız. Hayır karşılamazsınız buna eminim hatta karşınızda ki kişiye sinirlenir onun size yaptığı gibi siz de ona ya sen de şöylesin de böylesin de demeye başlarsınız. Madem kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyi neden başka insanlara yapıyorsunuz. hadi madem yaptınız. Peki size bu (sizin tabirinizle) kibirli insanların yerine bir soru soruyorum bana ya da bize evrende bizden başka canlıların olduğunu kanıtlayabilir misiniz? Eliniz de herhangi bir somut delil var mı? Bu düşünceye yani evrende bizlerden başka canlılara inanmanızın nedeni ne? Neden size somut delillerle var olduğu ispat edilmemiş şeylere inanıyorsunuz? .... Size bir çok soru sorabilirim. Ama henüz bunlara cevap veremiyorken sizin kafanızı daha fazla sorulara boğmaya gerek yok ki zaten onlara da mantıklı bir cevap bulamayacaksınız....
      Şimdi evrende neden bizden başka akıllı, düşünebilen canlılar olduğuna inanmadıklarını idrak edebildiz mi? İnsanlar karşılarına somut bir delil göstermedikleri için inanmıyorlar. Bu insanların kibirli olduğunu göstermez. Çünkü insanlar bir şeye inanmak için mantıklı cevaplar bekliyorlar.
      Sizden istenilen kendi görüşleriniz değil olan biteni evrensel bir bakış açısıyla anlatmanız/yazmanızdır. Eğer görüşümü ben illa istediğim gibi yazarım diyorsanız yazınızı bitirdikten sonra kendinize ait son bir paragraf yazarsınız orada görüşlerinizi beyan edersiniz.
      Yazılarınızı daha dikkatli, özgün, tarafsız yazmanız dileğiyle...

    4. Sis says:

      yine kimliğiyle ( nicname veya blogger adresi) bile yazmaya cesaret edemeyen adsız;
      1-burası bilim yazıları yazan bir blog değil kişisel bir blog.istediğimi yazarım kendi ahlak ölçüm içinde.
      2-blog yazıyorum,ulusa sesleniş yapmıyorum.makam mevki sahibi,ulusa örnek olması gereken kişi olmadığımdan ( ki olması gerekenleri de gördük) üslubum tümüyle keyfime özeldir.üslubu sevmeyen okumaz.
      3-evrende başka canlılar olduğunun kanıtı bana göre bilimsel verilerdir.size göre olamayacağının kanıtı dindir diye düşündüm.
      4-siz sorun o cevap bulamayacağıma inandığınız soruları.belki sizi şaşırtırım.
      5-yazım bilimsel alıntılar dışında ( tüm internette olan somut bilimsel alıntılar) tümüyle ban aittir,argo kelimeleriyle,kibiriyle,küçümsemesiyle.
      6-ayağınızdan sürükleyip okuyun demediğime göre eğer buna cevap yazarsanız lütfen kimliğinizle yazma cesareti gösterin.
      her yoruma saygım var,alenen hakaret,küfür kullanmadığınız için buna da saygı duyup cevap yazdım.ama ben bu adsız yorum yapanların aynı adresten geldiğini görebiliyorum.varsa bir sıkıntınız daha açıkça yazın.

    Siz de Yorum yapın