Kapattım Ben Kapılarımı

    Yazan: Sis Etiket: »
    Beğeniler


    Beşinci kural:Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır.Akıl temkinlidir.Korka korka atar adımlarını.”Aman sakın kendini” diye tembih eder.Halbuki aşk öyle mi?Onun tek dediği:”Bırak kendini,ko gitsin!”Akıl kolay yıkılmaz.Aşk ise kendini yıpratır,harap düşer.Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur.Ne varsa harap bir kalpte vardır.

    Okuduğu satırlardan kendini koparıp iç dünyasına dönmesi saniye bile sürmemişti.Son birkaç ayda yaşadığı ve ne olduğunu bir türlü adlandıramadığı şeyleri bu yazar işte bu kitabında 3-5 dizeyle açıklamıştı bir anda.
    Çok farklı bir hikayeleri yoktu aslında.Her kadın ve erkek gibi sadece tanışmışlardı.Hobilerinden birinin mekanında idi bu tanışma.İlk başta sadece ortak zevk alınan şeyleri paylaşmak ve bundan keyif almak olgusu zaman içinde bir alışkanlık haline dönmüştü.Belki ikisi de fark etmemişti bunun nasıl alışkanlığa döndüğünü,belki fark etti iselerde yaşanan şeyin cazibesi o kadar büyüktü ki göz ardı etmişlerdi.Kendisi aklı başına geldiğinde,onunla gülmekten de paylaşmaktan da kavga etmekten de büyük keyif alır haldeydi.İşte o anda belki düşünmeye daha doğrusu aklı yönetimi ele almaya başlamıştı.”Bizim olurumuz yok “demişti bir kere adama,adam ise her zamanki serden geçti eğlenceli haliyle “Oldururuz güzelim “ diye cevaplamıştı.Gerçekten olurları yoktu.Birbirlerini tanımadan çok önce ayrı hayatlar,hem de birbiri ile hiç kesişemeyecek hayatlar kurmuşlardı.İşte o klüpte tanışmaları sadece yaşam denen zalimin onlara ettiği bir oyundu.
    Bir sabah uykusuz geçen gecelerin ardından kararını vermiş olarak eline aldı telefonu.Adamı bahçesine çağırdı.Güzel bir akşam sofrası hazırladı,en sevdiği rakı,ehli keyifi,mangalda pişireceği balık,her şeyi düşünmüştü.Sadece ne zaman konuşmaya başlayacağını bilmiyordu,ama bunu da yaşamın eline bıraktı,elbet yaşam bir yerde zalimliğinden vaz geçer diye düşünüyordu.
    Belki de yaşamın değil kendi içindeki zalimliğinden ötürü en son ana kadar bekledi.Adam tam ona kaçamak yapabilecekleri birkaç günü ne şekilde ayarladığını büyük bir özlemle anlatırken ,gözlerinde adamın aşk varken,artık kendisine kapalı hiçbir kapı kalmadığına inanırken birden başladı konuşmaya.Önce kendisine ne anlam ifade ettiğinden başladı,ki adam sonsuz bir teslimiyet bekliyordu o bunları anlatırken.Ardından neden ve nasıl kendi canını adamın yaktığını anlatmaya başladığında onun gözlerindeki şaşkınlık ve hop nereye geldik ifadesini keyifle içine sindirdi.Bir yandan kendisine uykusuz geçirttiği gecelerin acısını çıkardığını düşünürken bir yandan da içine akan ılık ama yakıcı şeyin ne olduğunu sorguladı.
    Bir anda uzatmak artık sadece acı verecek deyip “bitti “ dedi.Ve kadehini bitirmeden kalkıp başka eğlencelere yol alması gerektiğini söyledi.Adam hiçbir zaman ezik ve bağlanan biri olmadığından ( ki bu özelliğine de mi kapılmıştı nedir ) tek kelime etmeden kadehini masaya bıraktı ve kalktı.Adamın zalimliğini ne şekilde yönlendirdiğini çok iyi bildiğinden o andan sonra duyacaklarına kendini hazırlamıştı aslında,ama duydukları yine de içini yaktı.Demek ki kendimi o kadar hazırlayamamışım diye kendi eksikliğini düşündü o hakaretleri dinlerken.
    “Sana bahçe kapısına kadar eşlik edeyim “ dedi,ve ayağa kalktığında yolda sehpanın üzerinde duran kitabı da aldı eline.Demir bahçe kapısını kapatıp kilitlediğinde,beyninde ,kalbinde,düşünde yaşayacağı her şeyi de kilitlediğinin farkındaydı.Bahçesine geri dönüp erik ağacı altındaki sandalyesine oturdu,demir kapıya son bir bakış fırlatıp kitabını açtı.
    On birinci kural:Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz,ana rahminden bebeğe yol açılmaz.Senden yepyeni ve taze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara,sancılara hazırlıklı olman gerekir.

    Bu yazı
    Öykü Atölyesi
    için yazılmış bir kurgudur.

    8 Kişi Yorum Yapmış.

    1. d@phne says:

      Yazıyı okuduktan sonra uzun uzun düşündüm de , bence burada kumandayı eline alan akıl da değil. Başka bir şey. Onu ne olarak adlandırabilirim bilmiyorum. Çünkü "aşk" ile kurulan ilişkilerde eğer gerçekten ve gözle görülen bir can yakma söz konusu değil de sadece bu "kurgu"da anladığım gibi bir uyuşamayacağı endişesi söz konusu ise akıl baskılayan ve yola devamı öneren oluyor hep. En azından bende öyle oldu. Benim kalbim başka rüzgarlara kapılıp gitmeyi isterken aklım hep kar-zarar hesabı yaptı ve beni götürecek rüzgarların kendi durgunluğumdan daha iyi olmayacağına, ne olursa olsun bir orta yol-bir uyuşma yolu bulabileceğime beni ikna etmeyi başardı.

    2. Yine de bazen, insan demir parmaklıkları yıkıp geçmeli. Belki rüzgarın savurduğu yerlerde parça parça "ben" olabilmek var...

      İyi bir kurgu, dikkatli bir imla ve düzgün cümleler... Güzel bir öykü olmuş, ellerinize sağlık.

    3. Harika bir yazı olmuş.Seni takip edeceğim.Bir ara bloguma uğrar yazılarıma yorum yaparsan sevinirim.

    4. Sis says:

      @daphne,
      tırsıklık belki de,belki de canı yanmadan kendi canını kendi eliyle yakıp daha yakıcı acılardan korunmak.
      @fikrimin ince gülü,
      teşekkürler.siz daha çok kelime oyunu ve fotoğrafın dili yapın ki biz daha çok yazalım:)
      @dexter fernando,
      teşekkürler,tabii ki uğrarım bloğuna,ama eleştiri konusunda otorite falan değilim kesinlikle.o kadar bilgim ve tecrübem yok yazı hakkında

    5. TAZE NANE says:

      Harika bir siten daha.
      Yani bu ikinci sitende harikaymış.

    6. Sis says:

      Teşekkürler taze nane:)

    7. Çokmu şey istedik acaba hayattan.? Hiçmi haketmedik sıcak bir sarıLmayı.? Hep yanLış kişiLer içinmi akmaLıydı gözyaşLarı.?

    8. Sis says:

      yok babanne,bizler hak ettik de,bunu göremediler

    Siz de Yorum yapın