Nihat Doğan Bir Şaka Mı ?

    Yazan: Sis Etiket: »
    Beğeniler


    Televizyon seyretmeye başladım son bir kaç aydır. Gerçi seyrettiklerimi duyunca aman sen seyretmezken daha iyiydin diyenler olabilir. Arkadaşlar bir Muhteşem Yüzyıl seyrediyorum ( ki ben o diziye Sülüman demeyi tercih ediyorum ) bir de Survivor. Arada o reklam bolluğuna yenik düşüp diğer dizileri olduğu gibi internetten seyredip kaçamak yapsam da Survivor genelde TV de seyrediliyor.

    Bilmeyenlere yarışmanın tarzı nedir anlatayım. Şimdi on binlerce km ötede Dominikde 2 ada seçilmiş. Bunlardan birine her biri özenle ve film tadında kişilerden oluşan ( Bakınız Taner denen tip, eşini bulma imkanı olsa arabaya sürülecek kıvamda bir arkadaş. Ama yok tabi ondan bir tane daha. Eğlenceli bir salak kendisi ) 8 adet ünlü olmayan genç konmuş. Öbür adaya da manken eskisi, sporcu eskisi, şarkıcı eskisi, dansöz eskisi gibi sanat camiasında ( ! ) ismi bilinen ama artık fazla eli ekmek tutmayıp tekrar adını duyurmaya çalışan sekiz adet ünlü tip konmuş. Yarışma formatı klasik; yemeğini bulacaksın, ateşini yakacaksın, uyuyacağın yeri hazırlayacaksın; arada düzenlenen yarışmalarda fizik veya beyin gücünü kullanıp ödül veya dokunulmazlık kazanacaksın; bu arada elenmeden adada kalıp finale gitmeyi de başaracaksın.

    Şimdi yarışmanın tarzı, dinamikleri, katılan insanların kişilikleriyle falan ilgilenmeyeceğim. Sonuçta bu para kazandırması amacıyla yapılan bir eğlence-yarışma formatı ve illa ki sonunda maddi bir ödül olduğu için de katılan insanlar bazı şekillerde kendilerini ön plana çıkarmaya çalışacaklardır. Kimi ben tarzanım, maymunum vikingim söylemleriyle ortada 5 yaşında bir çocuğun bile yapmayacağı salaklıkları sergileyerek dolanıyor; kimi temiz cici aile kızı şeklinde habire annesini özlüyor; kimi bana Xena derlerdi modunda güçlü kadını oynuyor; kimi de sadece az konuşup çok yarışma çıkararak sadece ödülü hedefliyor. Bu tarz yarışmaların olmazsa olmazı kavgalar, birbirine sataşmacalar, kendi hariç herkes b.k çukurundan çıkmaymış gibi davranmalar falan filan. Tek bir şeyi kaldıramıyorum kardeşim. Bu Nihat Doğan denen şahsın kendisinden " BİZ " diye bahsetmesini.

    Ya bildiğiniz adam kendisinden bahsederken , konuşurken kendiyle ilgili birinci çoğul kişi zamiri kullanıyor. Cümleler aynen şöyle:

    - Biz onların bu yüzlerinin ortaya çıkacağını zaten önceden tesbit etmiştik.
    - Biz yine canımızı dişimize takıp oyunu kazandık.
    - Biz vatan hasretiyle burada yanıp tutuşurken... bla bla bla

    Şöyle bir araştırayım dedim kimler kendisinden bu şekilde bahsedermiş diye. Ben ortaya çoğul kişilik bozuklukları, egomania veya bir tür ruhsal rahatsızlık gibi sebepler çıkmasını beklerken bulabildiğim tek ve mantıklı sebep teolojiye dayalı çıktı. Evet arkadaşlar sadece dinsel kitaplarda ve dinle bağlantılı olan asalet kraliyet gibi konularda tekil şahıslar kendilerinden biz diye bahsedebiliyor. Şimdi mesela Kuran-ı Kerimde biz zamiri kullanımı için şöyle bir açıklama var.

    Kur'an'da Cenab-ı Hak zaman zaman zatıyla ilgili yerlerde "biz" ifadesi kullanır. Mesela şu ayetlere bakalım:
    "Hiç şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicr Suresi, 15:9)
    "Biz insanı en güzel biçimde yarattık." (Tin Suresi, 95:4)
    Müfessirler bu gibi ayetlerde kullanılan çoğul kipinin "azamet" ifade ettiğini bildirirler. Türkçede bunun bir örneğini "siz" ifadesinde görürüz. Bizden büyük olanlara hürmeten "sen" demek yerine "siz" demeyi tercih ederiz. Buradaki "siz" ifadesi çoğul anlamda kullanılmadığı gibi, tek olan Allah hakkında bazı ayetlerde geçen "biz" ifadesi çokluk anlamına gelmez. Arapçada "Biz" zamiri yanlızca çoğul anlamı vermek için değil büyüklük, heybet, azamet, yücelik, üstün makam, ve mevkiiyi vurgulamak amacıyla tekil şahıslar içinde kullanılır. Kuranda Allah için kullanılan Biz sözcüğüde bu anlamdadır.

    İncilde ise Teslis yani baba-oğul-kutsal ruh üçlemesi olduğu için biz kullanılıyor. Tabii bunda zamanın yazım dili olan Latince ve ardından İngilizcede saygı ifadesinin verilmesiyle ilgili dil bilgisi kuralının da payı var.

    Bir de kraliyet üyeleri yani bildiğiniz krallar kraliçeler kendilerinden biz diye bahseder ki; kraliyetler zaten dini hükümranlıklar olarak kendilerine kılıf aramıştır hep. Mesela İngiltere tahtının krala Tanrı tarafından verildiği iddia edilirdi uzunca bir süre hanedan mensupları tarafından. İspanya kralı ise tacını papalıktan almaya çalışırdı hep.

    Kendisinden biz diye bahseden bir de bildiğimiz Vatikan' da yaşayan papa var arkadaşlar, ee papanında Tanrının dünya üzerindeki silueti olduğuna inanılmaktadır dinlerinde.

    Şimdiiii gündemimize " bu ülkede bir Nihat Doğan realitesi var herkes bunu er geç öğrenecek" cümlesini katmış olan bu Nihat abi kendini yukarıda açıkladığım dini varlıklarla eş gördüğünden mi kendisini biz diye adlandırmaktadır yoksa egosunun tavan yapmış olmasının bir göstergesi midir yoksa adam sadece bildiğin salaktır da dikkat çekebilmek için böyle bir yöntem mi yaratmıştır? Bunu bu survivor yarışması süresinde öğrenemeyiz bence. Nihat abinin gelecekteki icraatlarını merakla bekliyor olacağız. Tahminim yarışma biter bitmez bir albüm patlatacaktır kendileri ( zaten adasında beste yapıp duruyor, ateşe melul melul bakarken aklına bayrağı geldiği için ) ardından da bilimum gündüz kuşağı TV programlarında arz-ı endam eyleyecektir. Yalnız o her biz dediğinde benim sinirim tavan yaptığından ben ya survivor seyretmeyi bırakacağım ya da evdeki televizyona bir şeyler falan fırlatacağım. En büyük denyo bizim denyo diyerekten kendisine bu tezahuratımı da yapar ve yazıyı bitiririm. Aşağıdaki videoda geçen memleketimin koyunu lafının da bir fenomen haline geldiğini hatırlatırım.


    3 Kişi Yorum Yapmış.

    1. Sen onun öncesini bilmiyorsun. Bir dönem Seda Sayan' la ilk durumlarında (sonra evlendiler zaten) sabah programında ona şarkılar söylerken kendini paralar illa ki birkaç damla gözyaşı dökerdi. Bir keresinde yeterince performans gösteremedi yan yattı çamura battı bi türlü gözyaşı dökemeyince koştu gitti eğilip sahnenin kenarında yerde duran şişeden avucuna su alıp gözlerine sürdü döndü pozunu da aldı ama kamerayı unuttu akıllım. Hakkında çok bile yazmışsın. Şaklabanın tekidir. Okan her Cumartesi gırgırını geçer. B.T.W bu arada keyfinin yerinde olduğuna çok sevindim. Daim olsun. Öptüm...

    2. Sis says:

      Ahahah adada da bazen kameraların farkında mı değil acaba diye düşündürdüğü oldu valla. Mesela hırs yaptığı birisi yeniliyor yarışmada , bu böyle pis pis bi sırıtarak kendince zafer işaretleri falan yapıyor, ya da nası da kodum çocuu anlamına gelebilecek hareketler. Ama kamerayı unutmasına ihtimal vermemiştim. Demek abi zaten sabıkalıymış :))))

      Seda sayanla evli mi kalsaymış keşke, ruh sağlığımız açısından hayırlı olurmuş.

    3. evrim says:

      Sabah sabah okurken ne hale soktun burada beni bilemezsin. Nasıl acelem var, nasıl geç kaldım ama son satıra kadar okudum yetmedi yazıyorum..
      En çok da şu araştırman hoşuma gitti aslına bakarsan, N.Doğan dan farklı ama araştırılmaya değer vaka çokda bende o sebeple olsa gerek yakın buldum halini halime.. :)))

    Siz de Yorum yapın