Bu yazımı okuyacak olanlara bazı uyarılarım olacak.

1- Algınız açık olsun. Ak dersem ak diyorumdur, bok dersem bok diyorumdur.
2- Hiç bir takımla duygusal bağım yoktur, ticari kazancım olan tek takım BJK' dır. O da dolaylı yoldan bir kazançtır.
3- Basketbol topundan başka top tanımam.
4- Fanatizmi sevmem, futbolu sevmeyiş nedenlerimden biri fanatizmin dorukta olduğu sporlardan olması olabilir; ama ben FANATİZMi sevmem.
5- Kendimce top kafalı diye adlandırdığım erkekleri yakınıma bile almam, ama bu onlara hakaret ettiğim anlamına gelmez.

Ay ben kaç madde sıralarsam sıralayayım yine de alınan hatta hakaret eden olacaktır. Onlara da şunu derim sadece " gırtlağınıza mı bastım kardeşim gelin de bu yazıyı okuyun diye". Madem çağrılmadan okudun, o zaman adabınca davran blogda.


İnsanların dahil oldukları sosyal ve kültürel gruplar içtikleri içkileri ve içme şekillerini de etkiler. Bu bir sosyal gerçektir. Eğer sosyo-ekonomik sıralamada düşük bir gruptaysanız içtiğiniz içki de katıldığınız muhabbet ortamları da sınıfınızla bağlantılı olur. Eğer gelir pastasının üst kesimlerinde yer alıyorsanız işte orada iş biraz karışır. Çünkü yüksek gelir dilimlerinde ikiye ayrılır sosyo-kültürel gruplama.
1- Sadece gelir sebebiyle eğitiminin izin veremeyeceği bir sınıfa girmiş ve o sınıftanmış gibi davranmak zorunda kalanlar.
2- Zaten gelir düzeyinin yüksekliğini kültürel düzeyinin yüksek oluşununa borçlu olanlar.

Neyse sadede gelirsem eğer bunca yıldır içki işindeyim. Perakende içki satışı çok renkli bir iştir. Hele ben gibi her tür sosyal grubun alış veriş yapabildiği bir mekana sahipseniz. Ve benim içki tükkanım BJK taraftarlarınca kayda alınmış bir yerdir. Sadece BJK değil ama diğer taraftarlardan olan müşterilerimiz de her zaman kendilerini evlerinde hissederler; en azından öyle hissettirmeye çalışırız.Ben bunca yıldır takım taraftarlarını ve içki alışkanlıklarını gözlemledim.

BJK- BEŞİKTAŞ TARAFTARI:

Yüksek alkollü bira veya ucuz votka alır. Bunu alamayan daha yüksek bir çoğunluk düz şişe biraya sarılır ama şişelerce içer. Sık sık çarşaf sorarlar, onlar için yaş ve kuru birlikte kafa bulmak doğaldır. Kafaları bir dünya dolaştıkları için bence en tehlikeli taraftar grubudur; her an her yerde olay çıkartabilirler. Eğer sosyo-ekonomik sınıflandırma yapacak olsam ben onlara "PROLETERYA" derim.

FENERBAHÇE TARAFTARI :

Bira alırlar ama bildikleri bira Efestir. Bildikleri votka Absolute dur, bildikleri viski J&B dir. Kültürel geçmişleri aslında yoktur, ama o kültüre sahip olma çabaları olduğundan kulaktan dolma bilgiyle ilk akıllarına gelen içki markasını söylerler. Onlara şişesini göstermeden Absolute yerine Russian Standart dayasan farkı anlamazlar, tek diyecekleri " abüü çok mu içtik lan dün, o votka çarptı" olur. Hee bi de viski içiyorum diye Jack Daniels içmeye bayılırlar. Sosyo-ekonomik sınıflandırma dersek eğer bence onlar "BURJUVAZİ" derim.

GALATASARAY TARAFTARI:

Patron marka votkasını yudumlarken arkadaşına 18 yıllık single malt ikram edebilen bir türdür bu. İçtiğini ayırd eder, içtiğinin farkına varır. Bence içki konusunda bu kadar donanımlı olmaları kültürel ve ekonomik gruplarına bağlı. Bu yazının konusuna göre onlara "ARİSTOKRATLAR" diyebilirim ama!! En çok taşkınlık yapıp en çok küfredenler de bunlardan çıkar ne yazık ki.