Yayınevi :Çekirdek Yayınlar
Basım tarihi :09.2002
Sayfa sayısı :175
Yazarı :Fuzuli
Yazarın önsözü:
Fuzuli Türk şiirinin en büyük ozanlarından biri. Şiiri dünyanın gelmiş geçmiş bütün büyük ozanlarınkiyle eş değerde. Kalidâsa, Li-Po, Maarî, Mevlânâ, Dante, Hâfız,
Goethe, Poe, Baudelaire neyse o da o. Büyük bir "söz matematiği" ustası.Onun kaside, gazel, beyit, kıta, murabbâ, terci-i bend ve rubâî türü şiirlerinden derlediğim Seçmeler'in çoğunluğu, genellikle, özgün yapılarını hiç bozmadan,çok küçük dokunuşlarla günümüz Türkçesine aktarmaya çalıştığım örneklerden oluşuyor. Amacım şirin yalnız içeriğini tattırmak değil, onunla et-tırnak gibi bütünleşmiş, onun taşıyıcılığını üstlenen özgün yapıyı, Fuzûlî'ye özgü sesi verebilmekti. Dünyada söylenmemiş söz yok; önemli olan nasıl söylendiği. Sıradan sözler bile, usta ozan eli değdi mi öyle bir yapıya kavuşurlar ki belleğinizde baş köşeyi verirsiniz onlara.
Gelin şimdi ben size anlatayım.
Türk klasik edebiyatının en büyük beş şairinden biri.Mahlasını başkaları da kullanmasın diye "Fuzuli"yi tercih etmiştir. Arapçada "fazl" kökünden gelen bu kelime, Türkçede zaman içinde "gereksiz, boş, faydasız" gibi anlamlar da kazandığı için başkaları tarafından "aşırılma" tehlikesi, dolayısıyla başka şairlerle karıştırılması sözkonusu olmamıştır.Şiirlerinin bu derece içli ve yanık olmasında başlıca etken, Kerbelâ yöresindeki iç yakıcı hava olsa gerekir. Hem maddi, hem manevi hava.Çünkü yıllarını, âşığı olduğu Hz. Peygamber'in torununun türbesinde bekçilik ederek geçirecek kadar da ehlibeyt sevgisiyle doludur.Bu yılların diğer bir hatırası olarak, Nişancı Celalzade Mustafa'ya dert yanmış; Türk hiciv edebiyatına şikâyetnâme gibi bir mektup örneği, "Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar." sözü gibi bir granit cümle bırakmıştır.Yıllarca medrese tahsili gördükten sonra,
"ilm kesbiyle paye-i rif'at
Arzu-yı muhâl imiş ancak
Aşk imiş her ne var âlemde
ilim bir kıyl u kâl imiş ancak"
(ilim tahsil ederek insanın derecesini, mertebesini yükseltmesi imkânsız bir arzu imiş. Dünyada her ne varsa aşktan ibaretmiş, ilim de dedikodudan...)
diyebilmiş bir insandır.
Aynı Fuzuli, bir sözünde "ilimsiz şiir, temelsiz duvara benzer; çabuk yıkılır." diyerek ilme ve dahi şiire bakışını ortaya koymuştur. Fuzulinin özellikle aşk anlayışı edebiyatımızda önemli bir etkiye sahiptir.Bu anlayışın pesimistik bir yapısı olup umutsuzluk hakimdir.Yerel aşktan ilahi aşka geçiş görülür...
Azeri şivesini kullandığı şiirlerinde aşk, başlıca temadır. Âşıklıkta, zaman zaman kendi kurmaca kahramanıyla boy ölçüşür:
bende mecnundan füzun aşıklık istidadı var
aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var
kıl tefahür kim senin hem var ben tek aşıkın
leylanin mecnunu şirinin eğer ferhadı var
ehl-i temkinem beni benzetme ey gül bülbüle
derde sabrı yok anın her lahza bin feryadı var
öyle bed-halem ki ahvalim görende şad olur
her kimin kim dehr cevrinden dil-i naşadı var
gezme ey gönlüm kuşu gafil feza-yı aşkta
kim bu sahranın güzer-gahında çok sayyadı var
ey fuzuli aşk men'in kılma nasihten kabul
akl tedbiridir ol sanma ki bir bünyadı var
Çevirmeyi denersek eğer:
bende mecnundan daha fazla aşıklık özellikleri var
sadık olan aşık benim, mecnunun sadece adı var
ben senin aşığınım ki bununla övünmelisin
nasıl leylanın mecnunu şirinin ferhadı var
aklım başımda ey gül beni bülbüle benzetme
onun derde sabrı yok her an feryadı var
öyle kötü haldeyim ki halimi görenler mutlu olur
zamanın çarkından kimin neşesiz bir gönlü varsa
ey gönlümün kuşu, aşk aleminde boş boş gezme
çünkü bu alemin her yolunda birçok avcısı var
ey fuzuli! aşkı yasaklayan nasihatçıya uyma
o aklın tedbiridir sanmaki onun bir temeli var
Şiiri yorumlamak için iki yol var. İşte birincisi:
"Bende, Mecnun'dan daha fazla âşıklık yeteneği var. Gerçek âşık benim, benim yanımda Mecnun da kim oluyor?"
İkinci yorum, koca şairin kelimelerle oyun oynadığını gösterir:
"Bende Mecnun'dan daha fazla âşıklık yeteneği var. Gerçek âşık benim, Mecnun sadece bir hayal kahramanı, bir isimden ibaret..."
ne yanar bana kimse ateş-i dilden özge
ne açar kimse kapım bâd-ı sâbâdan gayrı
dizeleriyle yalnızlık ömür boyu diyebilmişdir.
ve bir şiiri daha.
beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı?
kamu bîmârına cânan devâ-yı derd eder ihsan,
niçin kılmaz bana derman beni bîmâr sanmaz mı?
şeb-i hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım,
uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı?
gül-i ruhsârına karşu gözümden kanlı akar su,
habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı?
gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
disem ol bi-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı?
değilim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil.
bana ta’neyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı?
fuzûlî rind-i şeydâdır hemişe halka rüsvâdır,
sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?
yani tercümesini denersek:
Sevgili beni candan usandırdı,cefadan usanmaz mı?
Ahımdan gökler yandı,dileğimin mumu yanmaz mı?
Sevgili,bütün hastalarının derdine ilaç veriyor,bana niçin ilaç vermiyor?
O beni hasta sanmıyor mu?
Ayrılık gecesinde canım yandı,ağlayan gözüm kanlı yaş döker,
Feryadım insanları uyandırır,kara bahtım uyanmaz mı?
Yanağının gülüne karşı gözümden kanlı su akar, kanlı ağlarım sevgilim
Bu gül mevsimidir,akar sular bundan bulanmaz mı?
Ben gamımı gizli tutardım, benim sevgilime aç diyorlardı desem
O vefasız acaba bana inanır mı?inanmaz mı?
Ben sana bu şekilde bağlanmış değildim,aklımı sen yok ettin
beni kınayan gafil acaba seni görünce utanmaz mı?
Fuzuli çılgın bir aşıktır ve her zaman halkın diline düşmüştür
Sorun ki bu nasıl sevdadır,bu sevdadan bıkmaz usanmaz mı
Unutulmuş tatlarımızdan birini hatırladım bu akşam.Umarım sizlere de hatırlatabilmişimdir.Unutun lise çağlarında edebiyat derslerinde çektiğimiz cefayı.Bu dizelere bir göz atıp şimdiki olgunluğunuzla bir tat bir feyz almayı deneyin
GİTTİK/GEZDİK/GELDİK 6-ANTWERP
-
Belçika'yı Brugge ile sınırlı bırakacağımızı düşünmediniz umarım 😀 Kız
kardeş Jules Verne'nin romanlarından aklında kalan Anvers'i (Antwerp,
Antwerpen, ...
1 gün önce
sis emeğine sağlık.keyifle okudum.