Bir karar aldım, bu blogdan daha önce ben kitaphane adlı bir sitede güzel bir hareket başlatmıştım. " bir yazı yaratalım" idi tema. İlk bir paragrafı verilen konuya üyeler kendi yazılarını devam ettirirdi. Tekrar hayata geçmesi zor ama en azından eski yazıları gündeme getirmek istedim.
Buyrun bu bana ait olan bir yazıydı.
Mehmetçik, karşıdaki mağaraya doğru siper almış beklerken, aklında 2 gün önce şehit olan arkadaşının son sözleri vardı...
-Eğ kafanı aşağı Mehmet.
Ve bunu demesiyle birlikte de üstüne atılıp kendisini aşağı itmesi ve sırtına kurşunu yemesi aynı anda olmuştu.
Kendisi ve Salih aslında bir sınır karakolunda görevliydiler,ama Nevruz sebebiyle taburun olduğu kasabada olaylar beklendiğinden, karakollardan kasabaya takviye birlik çekilmişti.Çatışma olması kaçınılmazdı ve açıkçası yeni görev yerine intikal ettiklerinde tanımadığı bilmediği arkasını kollayıp kollamayacaklarından emin olamayacağı bir takımın içine düşmüştü.Komutan Binbaşı o günki görevlerinin brifingini vermek için mangayı topladığında yanındaki arkadaşının olması ona çok güven veriyordu.
-arkadaşlar.bugün ne yazık ki kritik bir gün.her zaman alıştığımız arazi ortamında ve bizi öldürmekten çekinmeyecek teröristlere karşı değiliz.Aralarına teröristlerin sızdığı ama çoğunluğunu sivil halkın oluşturduğu bir grubun karşısındayız.Ve arazi kamuflajından yoksun şehrin içindeyiz.Görevimiz Nevruz kutlaması adı altında olay çıkaracak bir grubun kasabanın ana caddesini işgal etmelerine engel olmak.Atış serbest değildir.Unutmayın karşınızda anneler de var çocuklar da.Çok tetikte olmanızı ve şüpheli şahısları iyi ayırd etmenizi bekliyorum.Emrim olmadan silah kullanılmayacaktır.
Mehmet ve Salih kasabanın ana caddesinin sağ tarafındaki mangada yer aldılar.Tek tük insanların ortaya çıkıp gruplaşmasını seyrederken bir yandan da tim komutanının telsizden binbaşıyla yaptığı konuşmaları dinleyip gelişmeleri anlamaya çalışıyorlardı.
-Lan Salih bu cadde dedikleri hepi topu 200 metre bir şey.Ama inan sokak içlerinde kim var görülmüyor bile.Var mı sence sokakları tutan birlikler?
-Nerden bileyim be Mehmet.Bize burayı tutun dendi sadece sen de duydun.artık komutan ne derse onu yapacağız.Arazinin gözünü seveyim valla.Orda olsak tek bir namluyu bile ayırtederiz,burada camlardan parlayan her ışık namluymuş gibi geliyor bana.
-Ben güvenemedim kendime.Komutanı dinledim ama bir sivile yanlışlıkla ateş etme fikri kanımı donduruyor.Namluda mermim yok benim.
-Saçmalama,çatışma koşullarına göre girmemiz söylendi.Hem ne yapacaksın,namluya mermi sürmedim diye b.k yoluna ölmeyi göze mi alacaksın.
-İş o aşamaya gelirse komutan emir verir sanırım tecrübeli bir adama benziyor,işi hem bizi hem halkı buradan sağ salim çıkarmak.
Saat 8 e yaklaşırken kalabalık da artmaya başlamıştı.Nerdeyse 2 saattir bekledikleri yerde hem gerginlik,hem hareketsizlik hem de belirsizlik sebebiyle tüm erler gerilmişti iyice.Birden tim komutanının telsizi hareketlendi.Duydukları kadarıyla kasaba yolunun öbür tarafında şüpheli şahıs belirlenmişti ve oradaki tim harekete geçmişti.Yolun öbür tarafından tek tük patlama sesleri gelmeye başladı.Bunlar maytap sesiydi.Kalabalık kadınlı erkekli çocuklu bir grup yolun o tarafından aşağı yürümeye başlamıştı.Çocuklar maytap atıyorlardı,kadınların ve gençlerin ellerinde yanan meşaleler vardı.Ortalıkta hem yanan meşalelerin hem maytapların dumanı görüş azaltıyordu.Bir yandan söylenen Kürtçe şarkılar,insanların sesleri maytap patlamaları,duman,ortalık bir anda şenlik yerine dönmüştü.
-Mehmet ben hiçbir şey seçemiyorum.Arada silah atılsa kulağımız anlamayacak sanki.
Yolun başında yerde bir ateş yakmıştı insanlar.Gençler ateşin üzerinden atlıyor,çocuklar keyifle gülüyordu.Olması gerektiği gibi bir kutlamaydı uzaktan gözüken.Ama komutan telsizini dinledikçe yüzü geriliyordu.Telsizden binbaşının anlattığına göre bir kaç şüpheli tespit edilmiş ve onlar timin müdahalesi sonucu ara sokaklara dağılmıştı.Teröristlerin yeri henüz belirsizdi.Tetikte olun demişti binbaşı.
Yolun başındaki gruptan birden sesler yükselmeye başladı.Komutanın telsizi de o anda harekete geçti.Komutan time dönüp
-Arkadaşlar teröristler halkı bize doğru sürmeye başladı.Amaçları belediye binasına girmek diye tahmin ediyoruz.Binbaşı her ne yaparsak yapalım grubu durdurmamızı emretti.Gruba doğru baskı yürüyüşüne geçiyoruz.Binbaşının timi grubun arkasında kalmış durumda ve çatışmaya girdiler.Ne yaparsanız yapın sivil vurmayın gözünüzü seveyim.Ara sokaklardan ateş açılabilir.Dikkatli olun.Manga yürüyüşe geçiyoruz.
Bu andan sonrasında olanlar çok kısa bir zaman diliminde yaşanan bir kabustu.Halkın üzerine doğru yürürlerken grubun arkasından yoğun atış sesi gelmeye başlamıştı.Ateşlerin dumanı görüşü iyice engelliyordu.Grubun yanına gelip temas sağladıklarında yaklaşık 10 m.ötelerine bir havan topu düşmesiyle komutanın siper komutu duyuldu.Mehmet ve Salih kendilerini belki de bilerek bırakılmış bir arabanın arkasında buldular.Tim sipere yatmıştı ama siviller ortadaydı daha.Ve biraz ilerlerinde yerde bir erkek çocuk bacağından yaralanmış ağlayarak annesini çağırıyordu.Üstlerine yağan ateşin nerden geldiğini tesbit edemediklerinden arabanın korumasından çıkamıyorlardı.
-Salihhh oğlanı almamız lazım.Yoksa vurulacak,Beni koru, almaya gidiyorum.
-Mehmet dur,intihar olur bu,sokak içinden ateş geliyor ama tam nerden göremiyorum.Çıktığın anda seni indirecektir aşağıya.
-Oğlanı almam gerek.Sivil o hem de bir çocuk koru beni çıkıyorum.
Tam arabanın önüne hamle edecekken birden sırtında Salih’in elini hissetti ve o son sözleri duydu.
-Eğ kafanı aşağı Mehmet.
Arkasından sadece tek bir el atış ve Salih’in inlemesi ve üzerine yığılması.Sonradan gelen birkaç el atış onun bedenine saplandı.Üzerindeki arkadaşının bedenine kurşunların girdiğini hissederken ilerisindeki çocuğun korkudan büyümüş gözlerine ve bağırmak üzere açılıp ses çıkaramayan ağzına bakıyordu.Nasıl tekrar arabanın arkasına saklanıp arkadaşının ölü bedenini de çektiğini hatırlamıyordu.Timin ateş serbest komutu almasıyla ve halkın ateş seslerinden korunmaya çalışıp sokak aralarına kaçmasıyla teröristler kendi yerlerini belli eder hale gelmişti.Komutanın ilerleyin,hedef belirleyin ve indirin emriyle erler zaten belirlenmiş yerlere saldırıya geçtiler.20 dakika sonra 3 ölü terörist 2si ağır 5 yaralı ve bir şehitleri vardı.Halktan o çocuk dışında yaralanan olmamıştı.
Şimdiki zamana geri dönen Mehmet,mağaranın içlerinden gelen bazı seslerle birlikte tim komutanının saldırın komutuna tamam işareti yaptı.Yanındaki arkadaşına dönüp:
-Saldırıya geçip mağaraya giriyoruz.Eğ kafanı aşağı Ziya… dedi
Buyrun bu bana ait olan bir yazıydı.
Mehmetçik, karşıdaki mağaraya doğru siper almış beklerken, aklında 2 gün önce şehit olan arkadaşının son sözleri vardı...
-Eğ kafanı aşağı Mehmet.
Ve bunu demesiyle birlikte de üstüne atılıp kendisini aşağı itmesi ve sırtına kurşunu yemesi aynı anda olmuştu.
Kendisi ve Salih aslında bir sınır karakolunda görevliydiler,ama Nevruz sebebiyle taburun olduğu kasabada olaylar beklendiğinden, karakollardan kasabaya takviye birlik çekilmişti.Çatışma olması kaçınılmazdı ve açıkçası yeni görev yerine intikal ettiklerinde tanımadığı bilmediği arkasını kollayıp kollamayacaklarından emin olamayacağı bir takımın içine düşmüştü.Komutan Binbaşı o günki görevlerinin brifingini vermek için mangayı topladığında yanındaki arkadaşının olması ona çok güven veriyordu.
-arkadaşlar.bugün ne yazık ki kritik bir gün.her zaman alıştığımız arazi ortamında ve bizi öldürmekten çekinmeyecek teröristlere karşı değiliz.Aralarına teröristlerin sızdığı ama çoğunluğunu sivil halkın oluşturduğu bir grubun karşısındayız.Ve arazi kamuflajından yoksun şehrin içindeyiz.Görevimiz Nevruz kutlaması adı altında olay çıkaracak bir grubun kasabanın ana caddesini işgal etmelerine engel olmak.Atış serbest değildir.Unutmayın karşınızda anneler de var çocuklar da.Çok tetikte olmanızı ve şüpheli şahısları iyi ayırd etmenizi bekliyorum.Emrim olmadan silah kullanılmayacaktır.
Mehmet ve Salih kasabanın ana caddesinin sağ tarafındaki mangada yer aldılar.Tek tük insanların ortaya çıkıp gruplaşmasını seyrederken bir yandan da tim komutanının telsizden binbaşıyla yaptığı konuşmaları dinleyip gelişmeleri anlamaya çalışıyorlardı.
-Lan Salih bu cadde dedikleri hepi topu 200 metre bir şey.Ama inan sokak içlerinde kim var görülmüyor bile.Var mı sence sokakları tutan birlikler?
-Nerden bileyim be Mehmet.Bize burayı tutun dendi sadece sen de duydun.artık komutan ne derse onu yapacağız.Arazinin gözünü seveyim valla.Orda olsak tek bir namluyu bile ayırtederiz,burada camlardan parlayan her ışık namluymuş gibi geliyor bana.
-Ben güvenemedim kendime.Komutanı dinledim ama bir sivile yanlışlıkla ateş etme fikri kanımı donduruyor.Namluda mermim yok benim.
-Saçmalama,çatışma koşullarına göre girmemiz söylendi.Hem ne yapacaksın,namluya mermi sürmedim diye b.k yoluna ölmeyi göze mi alacaksın.
-İş o aşamaya gelirse komutan emir verir sanırım tecrübeli bir adama benziyor,işi hem bizi hem halkı buradan sağ salim çıkarmak.
Saat 8 e yaklaşırken kalabalık da artmaya başlamıştı.Nerdeyse 2 saattir bekledikleri yerde hem gerginlik,hem hareketsizlik hem de belirsizlik sebebiyle tüm erler gerilmişti iyice.Birden tim komutanının telsizi hareketlendi.Duydukları kadarıyla kasaba yolunun öbür tarafında şüpheli şahıs belirlenmişti ve oradaki tim harekete geçmişti.Yolun öbür tarafından tek tük patlama sesleri gelmeye başladı.Bunlar maytap sesiydi.Kalabalık kadınlı erkekli çocuklu bir grup yolun o tarafından aşağı yürümeye başlamıştı.Çocuklar maytap atıyorlardı,kadınların ve gençlerin ellerinde yanan meşaleler vardı.Ortalıkta hem yanan meşalelerin hem maytapların dumanı görüş azaltıyordu.Bir yandan söylenen Kürtçe şarkılar,insanların sesleri maytap patlamaları,duman,ortalık bir anda şenlik yerine dönmüştü.
-Mehmet ben hiçbir şey seçemiyorum.Arada silah atılsa kulağımız anlamayacak sanki.
Yolun başında yerde bir ateş yakmıştı insanlar.Gençler ateşin üzerinden atlıyor,çocuklar keyifle gülüyordu.Olması gerektiği gibi bir kutlamaydı uzaktan gözüken.Ama komutan telsizini dinledikçe yüzü geriliyordu.Telsizden binbaşının anlattığına göre bir kaç şüpheli tespit edilmiş ve onlar timin müdahalesi sonucu ara sokaklara dağılmıştı.Teröristlerin yeri henüz belirsizdi.Tetikte olun demişti binbaşı.
Yolun başındaki gruptan birden sesler yükselmeye başladı.Komutanın telsizi de o anda harekete geçti.Komutan time dönüp
-Arkadaşlar teröristler halkı bize doğru sürmeye başladı.Amaçları belediye binasına girmek diye tahmin ediyoruz.Binbaşı her ne yaparsak yapalım grubu durdurmamızı emretti.Gruba doğru baskı yürüyüşüne geçiyoruz.Binbaşının timi grubun arkasında kalmış durumda ve çatışmaya girdiler.Ne yaparsanız yapın sivil vurmayın gözünüzü seveyim.Ara sokaklardan ateş açılabilir.Dikkatli olun.Manga yürüyüşe geçiyoruz.
Bu andan sonrasında olanlar çok kısa bir zaman diliminde yaşanan bir kabustu.Halkın üzerine doğru yürürlerken grubun arkasından yoğun atış sesi gelmeye başlamıştı.Ateşlerin dumanı görüşü iyice engelliyordu.Grubun yanına gelip temas sağladıklarında yaklaşık 10 m.ötelerine bir havan topu düşmesiyle komutanın siper komutu duyuldu.Mehmet ve Salih kendilerini belki de bilerek bırakılmış bir arabanın arkasında buldular.Tim sipere yatmıştı ama siviller ortadaydı daha.Ve biraz ilerlerinde yerde bir erkek çocuk bacağından yaralanmış ağlayarak annesini çağırıyordu.Üstlerine yağan ateşin nerden geldiğini tesbit edemediklerinden arabanın korumasından çıkamıyorlardı.
-Salihhh oğlanı almamız lazım.Yoksa vurulacak,Beni koru, almaya gidiyorum.
-Mehmet dur,intihar olur bu,sokak içinden ateş geliyor ama tam nerden göremiyorum.Çıktığın anda seni indirecektir aşağıya.
-Oğlanı almam gerek.Sivil o hem de bir çocuk koru beni çıkıyorum.
Tam arabanın önüne hamle edecekken birden sırtında Salih’in elini hissetti ve o son sözleri duydu.
-Eğ kafanı aşağı Mehmet.
Arkasından sadece tek bir el atış ve Salih’in inlemesi ve üzerine yığılması.Sonradan gelen birkaç el atış onun bedenine saplandı.Üzerindeki arkadaşının bedenine kurşunların girdiğini hissederken ilerisindeki çocuğun korkudan büyümüş gözlerine ve bağırmak üzere açılıp ses çıkaramayan ağzına bakıyordu.Nasıl tekrar arabanın arkasına saklanıp arkadaşının ölü bedenini de çektiğini hatırlamıyordu.Timin ateş serbest komutu almasıyla ve halkın ateş seslerinden korunmaya çalışıp sokak aralarına kaçmasıyla teröristler kendi yerlerini belli eder hale gelmişti.Komutanın ilerleyin,hedef belirleyin ve indirin emriyle erler zaten belirlenmiş yerlere saldırıya geçtiler.20 dakika sonra 3 ölü terörist 2si ağır 5 yaralı ve bir şehitleri vardı.Halktan o çocuk dışında yaralanan olmamıştı.
Şimdiki zamana geri dönen Mehmet,mağaranın içlerinden gelen bazı seslerle birlikte tim komutanının saldırın komutuna tamam işareti yaptı.Yanındaki arkadaşına dönüp:
-Saldırıya geçip mağaraya giriyoruz.Eğ kafanı aşağı Ziya… dedi
Üzerinden kaç sene geçti bilmiyorum ama bu parçayı okuyunca aklıma
"desene Şark cephesinde yeni bir şey yok" demek geldi.
Bu ilk saptamam. Çok sade ama sağlam bir üslubun var. Haddim mi bilmiyorum ama söylemeden duramadım.
Üçüncüsü, ajitasyona tenezzül etmeden tüm duygularımı harekete geçirdin. Öbür türlüsünü sevmiyorum. (Babam ve oğlum VS.)
Şimdi tıklayıp diğerlerini de okumaya çalışmayı düşündüm ama, bunun havasından da çıkmak istemedim doğrusu. Yarına kalsın...
ne babam ve oğlum seyrettim ne de ıssız adam. o boyutta salya sümük beni bozar. teşekkür üslubum hakkındaki düşüncelerin için; ama açıkçası ben sadece amatör bir cümleler kurucusu olduğumdan üslup vs teknik bilgim hiç yoktur.sadece beynimde şekilleneni kelimeye döküyorum.o da yazabildiğim zamanlarda..