Yeni bir yazı yaratalım ve yılbaşı ruhuna uygun bir konu.Umarım katılımınız olur buna da .İç karartıcı ya da gerilim bir şey yazarsam beni tepikleyin:D
KONUSU:Her yılbaşı gecesinde tüm insanları kapsayan o 'eğlenmeliyim'duygusunu hemen hemen hiç hissetmeyen birisi olarak hep kendisine alternatif yılbaşı seçenekleri arardı.Ama sonuç yine de kendisine eğlenmeliyim şartı koyan insanlarla aynı olurdu.Eğlenememek.Bu sene hiç bir plan program yapmamaya karar vermişti.Ve tam da umduğu gibi işinden çıkıp evine doğru yollandığı şu akşam saatlerinde eve girip duş yapmak dışında hiç bir planı ve olası plan teklif edecek insanı da yoktu.Tüm arkadaşlarının tekliflerini bir bahane bulup geri çevirmişti.
Tam o sırada...
GİTTİK/GEZDİK/GELDİK 6-ANTWERP
-
Belçika'yı Brugge ile sınırlı bırakacağımızı düşünmediniz umarım 😀 Kız
kardeş Jules Verne'nin romanlarından aklında kalan Anvers'i (Antwerp,
Antwerpen, ...
5 saat önce
Her yılbaşı gecesinde tüm insanları kapsayan o 'eğlenmeliyim'duygusunu hemen hemen hiç hissetmeyen birisi olarak hep kendisine alternatif yılbaşı seçenekleri arardı.Ama sonuç yine de kendisine eğlenmeliyim şartı koyan insanlarla aynı olurdu.Eğlenememek.Bu sene hiç bir plan program yapmamaya karar vermişti.Ve tam da umduğu gibi işinden çıkıp evine doğru yollandığı şu akşam saatlerinde eve girip duş yapmak dışında hiç bir planı ve olası plan teklif edecek insanı da yoktu.Tüm arkadaşlarının tekliflerini bir bahane bulup geri çevirmişti.
Tam o sırada arabanın radyosunda çalan şarkıya kulak kesildi çok tanıdık bir melodi ile gençlik yıllarının taa ilk günlerine dönmüştü birden.O dur durak bilmeyen içindeki heyecanı yeniden hisseder gibi oldu.İlk aşkı ile geçirdiği yılbaşı gecesi ve evden annesinin izni olmadan ayrılışı aklına geldi,ne günlerdi be diye iç geçirerek arkadaki aracın korna sesiyle irkildi birden.Kar temizleme çalışmaları bitmiş, yol açılmıştı.Oysa ki ne tatlı yad ediyordu eski günlerini bu melodi ile.Dışarıda hava -7 derece idi.Kar olanca hızı ile yağmaya devam ederken aracını sürmeye devam etti.Keşke diye iç geçirdi şu lastikleri daha önceden değiştirseydim.Beyninden bir yandan günlük işleri geçerken diğer yandan eski anıları canlanmaya devam ediyordu.Öylesine karmaşık bir ruh halindeydi ki arabayı sağa çekip çığlık atmak istedi birden.Tüm bunlar beynini kurcalarken çoktan eve varmıştı bile.Kocaman çantası içerisinde anahtarı ararken geçirdiği sürede havanın ayazı bıçak gibi kesiyordu yüzünü.Lanet olası şey yine yok diye söylendi.Off madem içindekileri bulamıyorum neden bu kadar büyük çanta taşıyorum diye kendine kızmaya devam etti.Yapacak bişe yoktu.Muhtemelen ofisteki çekmecemde kalmıştır diye düşündü,kahretsin han çoktan kapanmıştır,yılbaşı gecesi tek başına üstelik evine giremeyen sefil bir insanım ben diye hayıflanmaya başladı.Aslında kendi tercihi idi yalnız kalmak,ya da bu kadar kalabalık içerisinde gerçektenmi yalnızdı.Tüm arkadaşlarının planlarını geri çevirmesine daha da kızdı.Ne huysuz kadınım ben diye söylendi.Bir an onları aramak aklına geldiyse de istemiyordu gerçekten.Aklına şu yeni açılan otel geldi.Tanıtım reklamlarını zaten çalıştığı şirketce yapılmıştı.Heralde bana bir oda ayarlarlar diye düşündü.Daha fazla vakit kaybetmeden arabasına yöneldi.Bir an önce boş bir odaya yerleşip sıcak duş alma hayalini kuruyordu.Arabasını çalıştırdı eli radyonun düğmesine gitti off allahım yine o şarkı dedi.Ne feci bir başlangıç yapıyorum yeni yıla böyle diye iç geçirirken bi yandan da eski anıları ve onu hatırlamak hoşuna gidiyordu.Ne de olsa ilk aşkı ilk dansı ve ilk ortak tutulan şarkıydı bu.Otele vardığında daha da güçsüz hissetti kendini yıllar geçsede üstünden bi şarkıyla allak bullak olmasını yılbaşı gecesinde yanlız kalmasına bağladı.Aslında güç kadındı.Ya da öyle olduğunu sanıyordu.Neyse ki otel müdürü tanıdık bi simayla karşıladı onu.Kısa geçen selamlaşma faslından sonra boş oda bulmasına sevinerek odasına çıktı.Sonunda sıcak duşuna kavuşmuştu.Oh be geceyi kurtaran tek şey diye düşündü dolu küvete bakarak.Buhar tutmuş aynanın önüne geçti kafasındaki binlerce şeyden bir anda kurtulmaya çalıştı ve aynaya aniden 'O' nun adını yazıverdi.Kendi haline kendisi de güldü.Acaba dedi ne yapıyordur şimdi.Çalan telefonla küvetten çıkmak zorunda kaldı.Arayan ofisten arkadaşıydı.Nazikçe partiye katılma teklifini red ederek telefonu kapattı.Artık sıcak suya dönme hevesi de kalmamıştı.Otelin restorantına inerek bişeler atıştırmaya karar verdi.Lobiden geçerken otelin barında gece verilecek olan partinin hazırlıklarına gözü ilişti.Restoranta yönelerek boş bir masaya oturdu.Siparişini vermek için menüyü incelerken annesinin yılbaşı için yaptığı yemekleri düşününce menünün ne kadar cılız olduğu fark etti.
Dışarıda hala kar yağıyordu.
Hışımla indiği arabasının kapısını çarparken soğuktan ellerinin uyuştuğunu hissetti.Bu saate yabancı bir şehirde bozulan otoyla ne yaparım ben diye düşünürken benzincideki delikanlıya aracı burda bırakıp bırakamayacağını ve en yakın otele nasıl gideceğini sordu.Çevirdiği taksiye otelin adını verdi.O anda radyoda çalan melodi içini birden burktu.Ama nasıl olurdu yılbaşı gecesini başka bir şehirde üstelik otel odasında dostlarından ayrı geçirecekti.Bir daha karayolunu tercih etmiycem diye düşünürken taksicinin ani freniyle irkildi.Abi burası dedi taksici bir an önce evine gitmeyek isteyen bir ses tonuyla.Hiç inmek istemedi taksiden , yıllardır dinlememişti bu şarkıyı.Aslında ne çok istiyordu ama eski anıları hatırlamak korkutuyordu onu.Otele girişini yaptıktan sonra odasına çıktı,sigara kokusunun tamamen sindiği bu takımdan kurtulmak istiyordu bir an önce.Valizden yeni kıyafetler çıkardı ,duşunu aldı,giyindi "ne yılbaşı ama" diye düşündü.Merdivenlerden inerken beyninde hala o melodi çınlıyordu.Acaba ne yapıyordur şimdi diye düşünmeden geçemedi.Restoranttan içeri girdiğinde boş masa aramak için gözlerini etrafa yönelttiğinde cam kenarındaki masada tek başına oturmuş menüyü inceleyen kadını gördü.Birden radyodaki melodi kulaklarında yeniden çınlamaya başladı...
Belki de bu yılbaşı kötü tesadüflerin geçikmiş mutlulukları getireceği bir yılbaşı olacaktı...
yessss koca bi alkışş.beğendim.sevimli sıcak bir bakış gecikmiş bir aşk hikayesine.teşekkürler.
yannız şu nicki kısaltmanın bi yolunu bulayım ben.çook uzun geldi.
Bu sabah çok geç yatılan bir yılbaşı gecesini izleyen 1 Ocak sabahında kahvaltıdan sonra bir TV kanalında rastladığım SERENDIPIDY adlı şirin bir film izledim. İşte tam da bunu anlatıyordu. benim de birşeyler yazasım geldi şimdi...
Her yılbaşı gecesinde tüm insanları kapsayan o 'eğlenmeliyim'duygusunu hemen hemen hiç hissetmeyen birisi olarak hep kendisine alternatif yılbaşı seçenekleri arardı.Ama sonuç yine de kendisine eğlenmeliyim şartı koyan insanlarla aynı olurdu.Eğlenememek.Bu sene hiç bir plan program yapmamaya karar vermişti.Ve tam da umduğu gibi işinden çıkıp evine doğru yollandığı şu akşam saatlerinde eve girip duş yapmak dışında hiç bir planı ve olası plan teklif edecek insanı da yoktu.Tüm arkadaşlarının tekliflerini bir bahane bulup geri çevirmişti.
“Tam o sırada” diye başlayarak anlatacaktı sonradan hayatının o en değişik yılbaşı gecesini. Ve devam edecekti :
Yanımdan koşarak bir hayvan geçti. Önce bir şeyden kaçan bir kedi zannettim. Fakat dikkatle bakınca bunun bir bembeyaz bir tavşan olduğunu gördüm. Üstelik tavşanın “gezmeye gidiyormuş” gibi süslendiğine yemin edebilirdim. Bir tavşan nasıl süslenir bilemem. Fakat o an öyle düşündüm. İşi veya yetişecek bir yeri olan sıradan bir kentli bunun üzerinde durmaz ve hızlı adımlarıyla , arkasına bakmadan yoluna devam ederdi. Benim işim ,yetişecek bir yerim yoktu ve sıradanlığı kendime hiç yakıştırmazdım. O nedenle tavşanı takip etmek geçti içimden. Kendi kendime Alice Harikalar Diyarında gibi oldu bu diye düşündüğümü hatırlıyorum. İşte o an yanımdan önce boynuna kurdele takmış bir at, sonra da tüyleri özenle kıvrılmış bir köpek geçti. Hemen peşlerine takıldım. Arkalarından ne kadar koştuğumu hatırlamıyorum. Artık etrafta in cin top oynuyordu. Hava çok soğuktu ve nefesim kaşkolumun ağzıma yakın kısımlarında buz tutmaya başlamıştı bile. Etrafımda hızlı adımlarla yürümekte olan hayvanların sayısı artmış ve türleri de iyice çeşitlenmişti. Birden yanımdan kol kola geçen bir ceylan ve zebranın konuştuklarını duydum hayretler içinde. Ceylan zebraya “davetiyen yanında değil mi? Yoksa partiye giremezsin” dedi. Bütün cesaretimi toplayarak seslendim. “ Affedersiniz, parti için davetiye şart mı?” Bana bakıp güldüler. Zebra kalın bir sesle “Senin için değil tatlım” dedi ve gülüşerek hızla uzaklaştılar. Çevremdeki gülüşen , zıplayan, özenle süslenmiş çeşit çeşit hayvanla birlikte çok süslü bir kapının önüne geldik. Hayretler içinde buranın şehir parkı olduğunu gördüm. Gün ışığında defalarca içinden geçtiğim park bu soğuk yılbaşı gecesinde gözüme çok farklı, adeta büyülü görünüyordu. Kapıda yaşlı görünümlü ve burnunun üstünde gözlük olan bir yılan oturuyor ve konukların uzattığı davetiyeleri tıslayarak deliyor ve girmelerine izin veriyordu. Sıra bana geldiğinde “Affedersiniz, ben davetli değilim fakat ..” dememe kalmadan neşeyle sözümü kesti. “Hoş geldin, hoş geldin acele et, herkes seni bekliyor”. Arkamda bekleyen neşeli görünümlü file “Onur konuğumuzu partinin olduğu yere götürür müsün lütfen” dedi. Fil beni hortumuyla yakaladığı gibi sırtına koydu. Ben ki bugüne kadar değil bir filin yanına yaklaşmak, at binen insanları bile anlamakta güçlük çekerdim. Fil ve ben kısa bir yürüyüşün ardından parkın buz pistinin yer aldığı açıklığa geldik. Pist ve çevresi daha önce hiç görmediğim bir şekilde özenle süslenmişti ve çevrede sayısız hayvan nereden geldiği belli olmayan müziğin ritmiyle dans ediyorlardı. Kendi kendime “sanıyorum uyudum ve düş görüyorum şu anda” diye düşündüm. Hepsi çok eğleniyordu ve tüm hayvanlar beni ağırlamak için birbirleriyle yarışıyordu adeta. Bir maymun başıma bir parti şapkası geçirirken bir tavus kuşu da bir bardak şarabı zarif boynunu kırarak ikram etti. Kendimi müziğe ve kahkahalara kaptırmış çok eğleniyordum. Sonra bir kadehe hafifçe vurulan bir çatalın sesi ile konuklar dinlemeye başladılar. Kalabalığın arasından uzanarak kimi dinlediklerine baktım ve gözlerime inanamadım. Ortada yüksekçe bir kütüğün üstünde 14 yıllık emektar kedim Tibet patilerinin arasında bir şarap kadehi ile konuşma yapmaya hazırlanıyordu. Onu sabah işe gitmek üzere evden çıkarken evde uyuklarken bıraktığımdan emindim. Ve bu gece için yapabildiğim tek plan da evde onun sırtını kaşıyarak pineklemekti. Tibet konuşmaya başladı: “Partimizin onur konuğu olan güzeller güzeli sahibeme hoş geldin, iyi eğlenceler ve iyi yıllar dilemek istiyorum. Yıllardır biz eğlenirken sen ya evde sıkıntıyla oturdun ya da sana anlamsız gelen boş arkadaşlarınla dışarıda birbirinin aynısı olan yemekler yedin. Bu yılbaşı partisi benim sana hediyem , iyi eğlenceler, seni seviyorum” Artık hiçbir şeyin beni şaşırtmadığını fark ederek bu sözleri alkışladım. Eğlence geç vakitlere kadar sürdü. Hayatımın bu en inanılmaz partisinden gece yarısından epeyce sonra ayrılırken Tibet yanıma gelip bacaklarıma sürtündü. “Sen çok özelsin, o nedenle aramızdasın. Ancak ne yazık ki bu geceyi kimseye anlatamazsın ,sana inanmazlar ve ben zarar görmeni istemem. Lütfen bu gece aramızda kalsın” dedi.
“Bana kimse inanmıyor doktor ama bütün bunları yaşadım ben. Ben deli değilim” diye seansı bitirirken cümlesini tamamladı.
Doktor yaşlı kadının odasından çıkarken başını üzüntüyle iki yana salladı ve hemşireye “ Görüyorsun işte yalnızlık böyle bir şey. Oysa yaşamı boyunca hep yalnız yaşamış, bir kedisi bile olmamış” dedi.
abla bayıldım:)))
çok güzel .