Bir yazı yaratalım'a devam ediyoruz. umarız bu sefer daha çok paylaşım olur.
KONUSU: kendisine verilen uyuşturucu ilacın tesiri giderek azalan genç kız, zifiri karanlık ve kilitli bir odada, yavaş yavaş kendine gelmeye başladı...
GİTTİK/GEZDİK/GELDİK 6-ANTWERP
-
Belçika'yı Brugge ile sınırlı bırakacağımızı düşünmediniz umarım 😀 Kız
kardeş Jules Verne'nin romanlarından aklında kalan Anvers'i (Antwerp,
Antwerpen, ...
5 saat önce
Sishyphos dedi ki...
kendisine verilen uyuşturucu ilacın tesiri giderek azalan genç kız, zifiri karanlık ve kilitli bir odada, yavaş yavaş kendine gelmeye başladı...
İlk duyduğu çekilen kapıyı kilitleyen anahtarın sesi oldu.Birisi ya da birileri onu buraya hapsetmişti.Beynindeki sis dağılmaya başlarken anlık görüntüler olarak hafızası da geri gelmeye başladı.Babası evden kovmuştu sabah.O gün üniversite sınavına girecekti.
‘’ben Pazar sabahını hatırlıyorum,şimdi gece,en azından Pazar gecesinde olmam gerek ‘’dedi.
Zifiri karanlıkta bir şeyler görmeye çalışmaktan vaz geçip duyularını kullanmaya başladı.Bir yatak üstünde idi.Elleri zincirli bir kelepçe ile yatağın demirlerine bağlanmıştı.Elleriyle yatak demirini yokladığında içinden acı bir şey kabardı.o hep hayalini kurduğu kendi evinde olmasını istediği ferforje yatak başlığına bağlanmıştı zinciri.
Sınava nasıl gittiği de nasıl çıktığı da yoktu hafızasında.Sabah evden çıkışından sonra tek hatırladığı akşam bir barda arkadaşlarıyla buluşmaya gitmesiydi.
Susuzluk içini yaktı.Dudakları çatlamıştı.Yine bir tahminde bulundu,demekki Pazar akşamında değilim,yoksa dudaklarım böyle çatlamazdı.
Bileklerindeki acı ve ılıklık ona kanadığını söyledi.Zaten kan kokusu burnundaydı.Çok değil alt tarafı 2 hafta önce annesi ile ettiği kavgada söyledikleri aklına gelince göz yaşlarını tutamadı.
-Sen benim evladımsın,Senle kavga da etsem bağırsam da ben seni severim,kılına zarar gelmesine dayanamam.
-İnşallah bir gün ölürüm de sen de zamansız evlat acısı yaşarken bana yaptıklarını düşünürsün…
Sabahtan sonra olanları hatırlamazsa buradan kurtulamayacağını fark etti.
‘’Sanki çok içilen bir gecenin sabahı gibi dedi.Düşün,olay zincirine odaklan.Tamam,sabah evden çıktım.Sınava gitmiş olmam gerek.Sınav Kızılaydaki okuldaydı.Peki sonra??
Beynindeki boşluk verilen ilaçtan kaynaklanıyordu
-ahh su biraz lütfen su…
Çevredeki karanlığa gözü alışınca yatağın biraz ilerisindeki masayı gördü.Ulaşması imkansızdı,ama üzerinde bir tas vardı.
_Sınavdan sonra kızlarla buluştum.sıhhiyede bir bara gittim.
Hafıza yavaş yavaş geri gelmeye başlamıştı.Yatağa sakince uzanıp bir yandan çevredeki sesleri dinlerken bir yandan da olayları geri getirmeye çalıştı.
-Sis bak bunu deneyelim…arkadaşının sesiydi bu.elinde iki pembe hap vardı.
‘’iyyy pembe.hapı daha beter’’
-Ben içmem biliyorsun ayşe,bana söyleme
Dışarıdan gelen sesle o ana döndü.Kapının dışı her neresi ise orada biri vardı.Gelen su sesiydi sanki.
-İç hadi bak nasıl uçacaksın…
Ve içtim sanırım dedi içinden.Başka türlü bu karanlıkta bu bilmediğim nasıl geldiğimi bilmediğim yerde olamam.
‘’Anne,zamansız ölüm ,istememiştim aslında,sadece sana kızgındım,beni affet.
Kapı açıldı,İçeri dalan parlak ışıkta zaten karanlığa alışmış gözleri bir anda görmez oldu.
Sadece kan kokusu burnunu yaktı..
Son hatırladığı şey kendi kanının kokusu idi
Adsız dedi ki...
Kendisine verilen uyuşturucu ilacın tesiri giderek azalan genç kız, zifiri karanlık ve kilitli bir odada, yavaş yavaş kendine gelmeye başladı...
Bir an nerede ve ne için olduğunu hatırlamaya çalıştı. beyni sanki durmuş gibiydi. Etrafa göz gezdirmek istedi ama en ufak bir ışık olmadığı için hiçbir şey göremedi. Ellerini vücudunda gezdirdi. Üzerinde tek parça bir geceliğe benzer naylonumsu bir şey giydirilmiş olduğunu anladı. Elleri ile yerleri yokladı. Betonun soğukluğunu hissetti. Birde yapışkan ve ağır bir sıvıya dokunduğunu hissetti.birazda kan kokusuna benzer bir koku .
Ağaya kalkmak istedi ve hafifçe yerinden doğruldu. Az önce yerde hissettiği o sıvıya benzer bir sıvı şimdi bacaklarının arasından aşağıya doğru süzüldü. Korkuyla elini karnına doğru götürdü ve “bebeğim” diyebildi. Nende burada olduğunu tahmin etmeye başladı ve hıçkırıkla ağlamaya başladı.duvara yaslandı ve yavaşça yere indi.şimdi oturur vaziyetteydi.
“Evleneceğiz” diyerek kendisini kandırıp önce kalbini sonrada kızlığını verdiği canım hayatım her şeyim dediği o adam sonunda dediğini yapmıştı.
Zaten uzun süredir buna çabalıyor bu çocuğu aldırması için sürekli şiddet ve baskı uyguluyordu. Bu yolla başaramayacağını anlayınca demek ki ona bir oyun oynamış ve adice bir çözüm bulmuş diye düşündü. Evlenmek istemiyorsa evlenmeseydi ama ne istedi bebeğimden diye geçirdi içinden. En azından bebekle avunurdu. Şimdi ikisini de sonsuza dek yitirdiğini anladı. Keşke ona güvenip verdiği meyve suyunu içmeseydim diye geçirdi içinden ama çok geçti artık.Umutsuzluğu ile güçsüzlüğü birleşti ve tekrar uykuya daldı.
Uyandığında onu başında beklerken buldu.
- İnat etmeseydin bu hale gelmeden de halledilebilirdi dedi adam
kızın yüzüne doğru eğildi ve
-Bu olaydan bir kişiye bahsedersen senide öldürürüm. Yaşamak istiyorsan akıllı ol. Önce bir iki lokma bir şeyler yemelisin, diyerek önüne bir kase çorba ve bir parça ekmek uzattı.
Kız çok aç olduğunu o an hissetti ama bir şey yemek içinden gelmedi.
-Yalvarırım izin ver ben gideyim, dedi.
-Bu halde mi? Komik olma dedi adam. Önce çorbanı iç, ben tekrar geleceğim dedi ve kapıyı üzerinden kapatıp çıktı.
Yaklaşık yarım saat sonra adam geri geldi. Çorba kasesi ve ekmeğin koyduğu yerde durduğunu gördü. Sinirlendi ve yerde yatan kıza bir tekme vurdu.
-Akıllanmayacak mısın sen? Dedi.
Kolundan sürükleyerek dışarı çıkardı. Hemen karşıda duran ve iğrenç kokular yayan wc’ye götürdü kızı. Üzerindeki geceliğe benzer giysiyi yırtarak çıkardı ve ucunda yaklaşık 3 metrelik bir hortum takılı olan musluğu açtı, ve buz gibi suyla kızı tepeden tırnağa ıslattı.Kız büzüşmüş vaziyette köşeye çekilmiş hem titriyor hem ağlıyordu. Soğuk suyla dışı gözyaşları ile içini temizliyordu sanki. Adam musluğu kapattı ve duvarda bir çivide asılı duran kirli bir havluyu yüzüne doğru fırlattı.Havlu önce kızın yüzüne çarptı sonra kucağına düştü. Ağlamaları iyice arttı. İyice sinirlenen adam sürüyerek dışarı çıkardı ve koridora beton zemine yatırdı kızı ve kirli havlu ile kuruladı kızı. Sonra ilerdeki bir sandalyede duran kızın elbiselerini getirdi ve tiksinircesine bir ifade ile kıza giydirdi.
Garajda bekleyen minibüse kadar sürükledi ve arka koltuğa bir çuval atar gibi attı. Cebinden bir ip çıkardı ve kızın ellerini bağladı. Sonra arabanın ön koltuğuna uzandı ve orada duran koli bandıyla ağzını bantladı. Direksiyona geçti ve garajın uzaktan kumandalı kapısını açıp hızla gaza bastı.
Yaklaşık iki saat gittikten sonra çok sık çalılıklı bir yerde durdu.arabayı stop edip el frenini çekti ve arka koltuğa geçti.sürgülü kapıyı açtı ve kızı yere yuvarladı.arkasından kendiside indi.
-umarım akıllanmışsındır ve neler yapabileceğimi görmüşsündür.bitti diyorum bittiiiiii.bir daha karşıma çıkarsan yemin ederim bu sefer hiç acımam.düş yakamdan ve defol diyerek yerde dizlerinin üzerinde duran kızın omzuna bir tekme vurdu. Kız sağ yanına hızla düştü ve yuvarlanarak birkaç metre aşağıya düştü. Adam arabasına bindi ve evin yolunu tuttu.
Kız düştüğü yerde bir süre daha ağladı. Bütün gücünün tükendiğini hissetti ve göz kapaklarındaki ağırlığa teslim olup gözlerini kapattı. Ertesi günü oradan geçen bir orman işçisi kızı fark etti. Hemen kızın yanına koştu.kızın gözleri donuk ve sabitleşmişti. Nabzını yokladı nefesini dinledi ve
-Ölmüş, dedi….
08 Kasım 2008 Cumartesi 19:33
Sishyphos dedi ki...
Adsız arkadaşımıza teşekkürler.Biraz sert ve ürkütücü olmakla beraber ne yazıkki ülkemizde çok sık yaşanan bir konuyu ele almış.Ben çok beğendim
Keşke bir de adlı olarak yazsaydın da kimi tebrik edeceğimizi bilip ismen hitap edebilseydik.
eline sağlık,kalemine bereket:)