Düğün - Nicholas Sparks

    Yazan: MeDiKaL Etiket: »
    Beğeniler


    Düğün - Nicholas Sparks

    Artemis Yayınları

    Çevirmen : Işılar Kür

    Neyin, nasıl olmaması gerektiği ve sonra neyin, nasıl kurtarılabileceği üzerine New York Times'ın çok okunanlar listelerinin gediklisi Nicholas Sparks, ömür boyu süren bir aşk öyküsünü anlattığı Defter adlı romanını takip eden Düğün'le karşımızda.

    Otuz evli yıldan sonra Wilson Lewis, yani yazarın Defter romanından tanıdığımız Noah ve Allie'nin damatları, evliliğindeki romantizmin sona erdiğini kendine itiraf etmek zorunda kalıyor. Rehberi olarak kabul ettiği kayınpederinin ilham verici hayatının anılarıyla birlikte, Wilson, eşini kendine yeniden âşık etmenin bir yolunu bulacağına ant içiyor!


    "Okuyucuların yürekten sarılacağı, yaşamdan bir kesit."

    -Tulsa World

    "Tatmin olmuş kadın okuyucular, derin bir oh çekerek kitabı kapatacak ve dürüst, 'gerçek-olmayacak-kadar-iyi' Wilson'dan kendi yatak arkadaşlarına bir parça aşk bulaşmasını dileyecekler."

    -Publishers Weekly

    "Sparks, 1996'da yayımlanan The Notebook (Defter) romanındaki kişilere geri dönüp Allie ve Noah Calhoun'un en büyük kızı Jane ve kocası Wilson hakkında bir roman yazıyor. Yanlışlarını düzeltmeye çalışan kusurlu bir kahramanın bu şefkatli aşk öyküsünde, Sparks'ın kusursuz romantikliği üzerinde."

    Uzun süredir aradığım bir kitaptı.Bugün D&R da cep boyunu bulabildim ve hemen aldım.




    Kitap hakkındaki düşüncelerim:

    İnternette gördüğüm ve yapılan yorumlardan konusunu merak edip mutlaka okumalıyım dediğim kitap açıkçası beklediğim gibi değildi. Sormadığım kitapçı kalmamıştı nerdeyse. 3. kez gidip sorduğum D&R da cep boyunu bulunca hemen kapmıştım kitabı. Konusu ve işlenişi güzeldi. Daha çok bayanların hoşuna gidecek bir kitap gibi geldi.

    Evlenmeyi düşünenlere ya da eşine bir sürpriz yapmak isteyenlere değişik bir seçenek sunuyor kitap. Böyle bir sürpriz yap padişahın kızını kap. 

    Evliliklerinin 29. yıldönümünü unutan Wilson ve buna çok kırılan Jane. Kadınlar evlenirken beyaz gelinlik giyerken erkekler evlenirken genellikle siyah takım elbise giyer. Herkes bilir beyaz temizliğin ve mutluluğun yeni bir başlangıcın simgesidir.Siyah ise her zaman her yerde matemi simgeler. Kadınlar evlendikten yıllar sonra bile bir vitrinde bir gelinlik görseler durup bakmadan edemezler ama erkekler için o gelinlik hiçbir şey ifade etmez.Olsa olsa öldükleri gün üzerlerine örtülecek kefenlerine benzetirler. Hem zaten hangi erkek evlendiği gün bir anlamda ölmüş sayılmaz ki?  Bir erkek evleninceye kadar yarım bir insanmış, Evlendiği zaman tam olarak bitermiş.

    Bu küçük şakadan sonra konuya dönelim. Wilson yoğun iş temposunda bu önemli günü unutuyor. Ama sadece unutuyor. Jane i hala büyük bir tutkuyla seven aynı kişi yani. Ne başka bir ilişkisi var ne de kafasında başka bir kurnazlık var.Her hangi bir hınzırlık peşinde olduğu için değil sadece yoğun hayat koşuşturması içinde u-nu-tu-yor.Sadece bu. Tabii bu unutkanlığının bedelini maddi ve manevi olarak kat kat pahalıya ödeyeceği kesin. 

    Daha ilk anda Jane o akşam için yaptığı bir sürü hazırlığa rağmen surat asmakla başlıyor ve sonraki günlerde de bu tutumunu sürdürüyor.Wilson işin farkına vardıktan sonra iş işten geçmiş oluyor. Şimdi ne olacak peki? Bir erkek için önemsiz gibi görünen bir mesele bir kadın için bir ömür sürecek bir sorun haline gelebilir. Wilson hatasının farkında ve çok üzgün ama yapabileceği pekte bir şey yok bu saatten sonra.

    Tam da o aralar üç çocuklarından en büyüğü olan kızları Anna çıkıp geliyor bir gün ve erkek arkadaşı ile nikahlanacağını bir hafta içinde nikah kıyacaklarını söylüyor.Zaten birlikte yaşadıkları için düğün müğün istemediğini ve aile içi bir törenle bu işi halledeceklerinden bahsediyor. Jane ve Wilson hemen karşı çıkıyorlar. En azından yakın çevreninde olacağı şirin bir düğün yapmaları gerektiğine ikna ediyorlar. Hazırlıkların yetişmeyeceğini falan tartışıyorlar ama bir şekilde Anna yı ikna ediyorlar. Jane hemen kafasında planlar yapıyor.Wilson la neler yapılacağı hakkında sohbetler edip harekete geçiyorlar. İlk önce fotoğrafçı, pasta ve yemek işi, organizasyon, müzik, gelinlik gibi şeyleri kararlaştırıp hazırlıklara başlıyorlar. Şansları da çok yaver gidiyor ve şehrin en iyi fotoğrafçısının o hafta sonu randevusu iptal oluyor ve Ananın düğününde fotoğrafçı olarak onunla anlaşıyorlar. Şehirdeki en iyi restourantta piyano çalan sanatçı o hafta müsait ve düğünde müzik çalmayı kabul ediyor. Tüm planlar yavaş yavaş hayata geçiriliyor.En önemli sorun yer.Düğün nerede yapılacak? Jane in babasının evi var aslında .Çok güzel bir ev ama uzun süredir bakımsız ve boş olduğu için baya bir çaba gerekiyor orasının adam edilmesi için.Wilson bu sorumluluğu alıyor ve çok kısa bir sürede evi mükemmel hale getiriyor.

    Wilson un kayınpederi Noah ise huzurevi-hastane gibi bir yerde.Eşini kaybettikten sonra oraya yerleşti. Noah hastanenin bahçesindeki gölette bir kuğu ile arkadaş oluyor ve her gün saatlerce bu kuğu ile bir arada duruyor.Kuğuyu her gün besliyor, onunla konuşuyor.Bu durumu 4 çocuğu da biliyor ama hiç biri Noahı anlamıyor.Doktorlar bile anlamıyor ve delirmeye başladığını yada hayal gördüğünü düşünüyorlar.Onu anlayan sadece Wilson. Noah o kuğunun ölen eşinin ruhu olduğuna inanıyor.

    Jane her ne kadar Wilsona kırgın olsa da özellikle düğün hazırlıkları aşamasında çok yardımcı olduğunun farkında.Ayrıca son zamanlarda çok sevecen ve anlayışlı davranmaya başladığı da dikkatinden kaçmıyor. Durup dururken bir erkek neden böyle değişir ve iyi bir koca olmaya başlar? Jane’e ve bütün kadınlara göre bunun tek mantıklı açıklaması vardır. Hayatında yeni biri var. Bu düşüncesini Wilson a açıyor bir gün.Wilson başından kaynar su dökülmüş gibi oluyor tabii. Böyle olmadığını ikna etmeye çalışıyor ama what fayda.  Kadın kafasında yazmış bir senaryo zaten.Ne derse desin kadın o senaryoyu oynamaya devam edecek. Bu düğün hazırlıkları tüm ailenin üzerindeki ölü toprağını kaldırmalarını ve yeniden hep birlikte bir şeyler paylaşmanın keyfini almalarını da sağlıyor. Düğün cumartesi günü olacak. Anna nın evleneceği tarih aynı zamanda annesi ile babasının 30. evlilik yıldönümü ile aynı gün. Wilson cumartesi düğün olduğu için Cuma günü de hazırlıklar sebebi ile fırsat bulamayacaklarını bildiği için Jane e Perşembe akşamını birlikte baş başa geçirmek istediğini söylüyor. Perşembe günü alışverişten dönen Jane kapıda bir not görüyor. Nottaki yazılanlar onu başka notlara götürüyor. Evin her tarafı çiçeklerle ve gül yaprakları ile doludur. Kutularda sürpriz hediyeler ve notlar vardır. Wilson yemekten önce eşinin giyeceği elbiseden parfüme kadar, duşundan uykusuna kadar her şeyi hazırlamış, düşünmüş ve eşinin isteyebileceği her malzemeyi de hazır etmiştir. . Kısaca Wilson her şeyi düşünmüş ve çok romantik bir akşam yemeği hazırlamıştır. Buluşma yerleri düğün yapılacak olan evdir ve Jane geldikten sonra ortamın güzelliği karşısında büyülenir. Uzun bir aradan sonra ilk kez sevgiyle ve istekle dolu bir gece yaşarlar. Düğün günü tüm hazırlıklar tamamlanmış ve gelin hazırlanmaya gitmiştir. Wilson ve Jane aşağıda onları beklerken büyük sürprizi Anna açıklar.. Büyük sürprizi merak ediyorsanız kitabı alıp okumanızı tavsiye ederim.Burada yazmayacağım o sürprizi 

    Sonuçta Wilson ne yapıp ediyor bir şekilde sevdiği eşinin sevgisini yeniden kazanıyor ve mutlu bir birlikteliğe kaldıkları yerden devam ediyorlar.Tabii bu süreçte Wilsonun en büyük yardımcıları başta kayınpederi Noah, çocukları, baldızları ve diğer tüm dostlarının büyük yardımları ve sır saklamasını bilmelerinin payı da az değil. Son olarak benim diyeceğim eğer hayatınızda bir şeyler hoşunuza gitmiyorsa önce kendinizi değiştirmelisiniz.Düşüncelerinizi değiştirin hayatınız değişsin.


    One Response so far.

    1. MeDiKaL says:

      Kitabı okuyan olursa düşüncelerini yazarsa sevinirim.Teşekkürler.

    Siz de Yorum yapın