O VE BEN

    Yazan: su Etiket: »
    Beğeniler




    BEN ARABADA:Biner binmez cep telefonu sessize alınır,kemer itinayla takılır,yanda oturana da zorla taktırılır.Uzun yolsa arkadakilerin de hiç şansı yoktur takarlar söylene söylene.Tüm kurallara uyulur.
    O ARABADA:Ne kemeri pantolunumda varya iğrenç espirisi yapılır.Araba kullanırken hem telefonla konuşulur,hem sigara yakılır hatta soğuk bişeyler içilir.Yanda oturana 'şu sıcakta ne takıyorsun o kemeri manyakmısın' denir.Kurallara uyulmaz,kurallar ona uyar.

    BEN YOLDA KAYBOLUNCA:En yakın taksi durağına gidilir,açık adres alınır,teşekkür edilip en kısa zamanda mekan bulunur.
    O YOLDA KAYBOLUNCA:İnatla aynı yerden 235 kere geçilir.Taksiciye sorma işi onur meselesi yapılır.Yaa eminim bu sokaktı denir.Yandakiyle kapışılır,sen ordan dön dedin orası değildi işte gibi suçdan kurtulanısı laflar edilir.Sonuçta geç kalınsa da aranan yer resmen bulunur ve havalı bir şekilde gülünür.

    BEN DUŞTA:Güzelce duş alınır,bornoza ulaşmadan önce saçlar iyice sudan arındırılır.Diş fırçası, macunu gerekli yerlere işi bitince konur.
    O DUŞTA:Güzelce duş alınır,şampuanlar,duş jelleri sağa sola ağzı açık atılır.Duştan, bir kova su dışarı taşmışcasına çıkılır.Diş fırçalarken lavabonun içinede 10 kişilik macun akıtılır.Diş macununun kapağı varsa daha sonra 'ben' tarafından bulunup takılır.Yerden ıslanan gazeteler yine 'ben' tarafından toplanır.Bornoz odada yerden alınır ve asılır.

    BEN MARKETTE:Evden çıkarken liste yapılır.Çok markette gezme sevilmediğinden,nokta atışları yaparak liste ivedi bir şekilde tamamlanmaya çalışılır.Sebze meyve görevi 'ona' verildiği için hafif bir endişe duyularak rota ona çevrilir.
    O MARKETTE:Arabaya listeye bakmaksızın ne bulunursa koyulur.4 demet maydanoz alınır.'almışken bol bol olsun evde' hesabı..3 kilo dolmalık biber alınır hemde en büyüklerinden.En büyük salatalıklar itinayla seçilir,arada derede ezilmiş domatesler poşete konur.İlk çilek alındığı için en alta o konur-ki rahatça reçel yapılabilsin.

    BEN BENZİN ALIRKEN:Bir türlü arabanın benzin deposu ve benzin pompası arası ayarlanamaz.Hortum yetişmezse benzinciye sitem edilir.Ödeme yaparken kart yine bulunamaz.
    O BENZİN ALIRKEN:Şak diye gözü kapalı durulur.Nakit ödeme tercih edilir,beklenmeden gidilir.

    BEN MUTFAKTA:Kafada neler yapılacağı planlanır.Bir yandan yemek yapılır,bir yandan ortalığa çeki düzen verilir,kirliler yok edilir,sofra hazırlanır vs..v s.
    O MUTFAKTA:Her ne yapılacaksa yapılsın daha olayın başında mutfağa dağınıklıktan girilemez.Bulunamıyan herşey 'bana' sorulur.Bir-iki bardak çanak feda edilir.Ocak artık silinmekle kurtulmayacağından yenisinin alınmasına karar verilir.Sofra hazırlanır,salata yapılır,yemek servis edilir ve her seferinde bu kadar muhteşem lezzeti nasıl yakaladığı 'ben' tarafından şaşkınlıkla karşılanır.

    BEN GİYİNİRKEN:Bilinenin aksine çabucak hazırlanılır.Ve 'o' nun hazırlanması beklenir.O hazırlanırken arkası toplanır.
    O GİYİNİRKEN:Mutlaka ya kirlide yada temizleyiciden alınmayan gömlek pantalon sorulur.Kravat seçme işi bin asır gibi sürdürülür.'Ben'im giydiğime laf edilir.Arabanın anahtarları yine aranır.Tam çıkarken akla bişey gelir eve geri dönülür

    BEN HASTAYKEN:Gerekiyorsa hemen doktora gidilir.Tüm tavsiyelere uyulur.İlaçlar itinayla içilir.Nedense pek bi munis,sakin,minnoş olunur.
    O HASTAYKEN:Kesinlikle doktora gidilmez.Hastalığın şiddetine,önem durumuna bakılmaksızın evde terör estirilir.Nazlanmanın cılkı çıkarılır.Zümrüt anka kuşu moduna geçilir.Ağrının çok hafif olduğu bilinse bile ölecekmişcesine davranış sergilenir.Devamlı ahh..off denir.('Ben' her hastalık zamanı ayrılmaya karar verir)

    BEN KAVANOZ AÇARKEN:Bir türlü açılmaz,ama inatla açmaya çalışılır.Tepesine delik açınca kolayca açılabileceği her zaman unutulur.Kavanoza küfür ede ede 'ona' götürülür.
    O KAVANOZ AÇARKEN:Daha elini sürerken pat diye açılır.

    bitmez bu liste :)))

    15 Kişi Yorum Yapmış.

    1. d@phne says:

      BEN BU YAZIYI OKURKEN : Bunların hepsinin nasıl bu kadar birbirine benzediğine hayret edilerek gülünür.
      O BU YAZIYI OKURKEN : "Yine mi bu saçma sapan şeyleri okuyorsun, hadi aç da maillerime bakayım" denir

    2. Sis says:

      BEN ÇALIŞIRKEN: Ajanda kullanılır, randevular, işler, görüşmeler hepsi planlı bir şekilde not alınır, önemli şeyler renkli kalemle yazılır, sağda solda kaybolmasın diye post it kullanılmaz, tüm bir iş günü ajandada kayıtlı olduğundan hiç bir şey unutulmaz,aksamaz.
      O ÇALIŞIRKEN: Ajanda sadece masa süsü görevi yapar, habire önüne çekilen post itlere sürekli tlf numaraları, isimler vs not alınır, sonra o kağıtlar kaybolduğu için işler sarpa sarar, sık sık bana benim şu işim kimle saat kaçtaydı diye sorulur, benim müdahalem olması imkansız bir işi unuttuğunda da artık haddini aşıp bana hesap sormaya kalkar,kendi arkasını toplamadığı için hep arkasının toplanmasını bekler.

    3. Adsız says:

      ben evliliğimde;33 yıldır tüm ev işi ve ev dışı işlere koşturulur.tüm yapılacaklar planlanır.hani reklamda çocuğun dediği gibi;benim annem hem ....hem..... dediği gibi benimde hemlerim sınırsızdır:DDD

      eşim evliliğinde;yıllardır oturma odasının kanapesinde oturur,yemek yer,uyur.hiç bir şey umurunda değildir.yapılacakları bana söyler,uyumaya devam eder.iyi uykular:DDD

    4. Sis says:

      hahaahahha babanne, uyuyor demek :D

    5. BEN GİYİNİRKEN:
      Gardrop açılır, en rahat edilen (muhtemelen en sık giyilen) şık gömlek dışarı çekilir, temiz ve ütülü olduğundan emin olunur, pantolonla birlikte giyilir, salona geçip kalın bir kitaba yada 3 DVD'lik bir filme başlanır, stand-by moduna geçilir.

      O GİYİNİRKEN:
      Tüm gardrop kapakları açılır, allı güllü bütün renk elbiseler tek tek çıkarılıp ayna karşısında üstte tutulup bakılır, eskiden kalan ve artık içine girilemeyeceği düşünülenler yüksek sesli yakınışlarla kenara ayrılır, sevilen bir tanesi giyilir, salona gelinir, kitap okuyan bana 'bu nasıl olmuş?' diye sorulur, 'çok güzel olmuş, tek kelimeyle harika' desem bile henüz denenen ilk elbise olduğu için yanıttan tatmin olunmaz, kitabın ortalarına doğru tekrar salona elde 3 elbiseyle gelinir, 'sence hangisi?' diye sorulur, benim tamamen rastgele yaptığım seçimime uzun bir 'hmmm' çekilir, ama hiçbir zaman benim seçtiğim giyilmez, o zaman niye bana sorulmuştur, benim inceden ayar olma halimden dolayı acele edilir gibi yapılır, diğer çıkarılan elbiseler yerlerine konmaz ve apar topar yatağın üzerine atılır, ayakkabı seçimi faslına (level 2) geçilir, içinde 350 çift iskarpin olan ayakkabı dolapları açılır, topuklu ayakkabılarla takır takır salona gidilip gelinir, 'yok sen beni artık sevmiyorsun' veya 'ne giydiğime bakmadın bile' diye bir ton trip atılır, lafın arasında yeni ayakkabı ihtiyacından söz edilir, her ihtimale karşı 4 çift ayakkabı kapının kenarına konur, aynanın önüne makyaj yapmaya gidilir (level 3), birsürü kalem, far, ruj ortaya dökülür, favori boyalarla daha uygun olacağı düşünülen ve yatağın üzerine atılmış olan diğer elbiselere yan gözlerle bakılır,
      of yoruldum yahu... Toparlıyorum...
      Level 7: Salona gidilir, bitmek üzere olan kitap uyuyan benim göğsümün üzerinden alınır, ne kadar ilgisiz yada uyumuyorsam sabırsız olduğumdan şikayet edilir, sinirle kapıya seğirtilir, arabaya binilir, 20 metre sonra panikle dur dur diye bağrılır, eve geri dönülür, portmantonun üzerinde unutulmuş çanta alınır, yola devam edilir...

      Hehehahe... :) Özet geçtim ki, okurken yorulmayın diye...

    6. Sis says:

      ahahhaha eziyet gibim :DD
      ayakkabıya laf yok.bir kadına ayakkabı sayısı şeedilmez.yetmez şekerim bin tane de olsa:)

    7. Adsız says:

      kırmızı adam;level 4-5-6 eksik.olmamış şimdi.mitrak ettikde:DDD

    8. Peki... İstek üzerine, araları sadece ana başlıklarıyla ve kısaca dolduralım. :)

      Level 4: Zengin aksesuar ve takı koleksiyonu ('hangisini takayım' türküsü ve referandum reloaded)

      Level 5 (buyur, seçmeli): Anne veya kızkardeşlere/arkadaşlara telefon, benim falanca zımbırtım sende mi kalmış, yani "hadi yaa" faslı...

      Level 6: Kendi kendine yarattığı gerginlikten bana bulaşma; benim üzerimdekilere takılma ve "o kadar gömleğin/kravatın var, geçen gün de bunu giymedin mi sen?" bölümü...

      Bonus level: "Hayatım X’lere bir telefon açar mısın; yoldayız de, çok trafik var geç kalacağız falan de işte, sen iyi bilirsin bu işleri" (hem böyle bir talepte bulunup hem de dalavere konusunda beni eksper ilan edebilme durumu)... :)

    9. Adsız says:

      bence kendinizi şanslı saymalısınız.böyle renkli bir kişiyle evli olmak herkese nasip olmaz.sünepe,rüküş biri yerine bakımlı ve hayat dolu bir insan ,hayata anlam katar:)

    10. Teşekkür ederim nazik yanıtınız için. Belki de herkese nasip olmaz, onu ben bilemem. :)

      Varsayalım ki bir anda kuruverdim hepsini... Çok geniş hayal gücüm var diyelim, istediğim zaman gözümün önüne getirebildiğim filmlerim olsun mesela...

      Evli değilim ben. :)

    11. d@phne says:

      kırmızı adam sen ya beni ya da eşimi tanıyor olmalısın. doğru söyle, eşim ara sıra arayıp dert yanıyor benden değil mi? biliyordum beni artık sevmediğini. ühü-ühü-ühü
      (bu da ben buluttan nem kaparken)

    12. su says:

      heytttt..benim yazım üzerinden polemiğe,reklama sohbete girmeyin kardeşimmm :D:D

    13. Aşkolsun, ne reklamı?

      Bak geldim sohbet yarattım, neşe kattım gidiyorum şimdi. :)

      Eğrisiyle (80%) doğrusuyla (25%) epey komik bi yazı olmuş... Beğendim. Yine yaz.

    14. Adsız says:

      ay süper yazmışsınız.başka başka kişilermisiniz siz ama ya

      sara

    15. su says:

      insan kendi yazdığına da gülermiş:)))

    Siz de Yorum yapın