ÜÇ KELİMEDEN BİR ÖYKÜ YARATALIM MI?

    Yazan: d@phne Etiket: »
    Beğeniler



    Başka bir forumda oynanan bir oyundan aklıma geldi bu fikir. Orada 3 harften bir cümle yaratıyorlardı. Bize az gelir 3 harf dedim. Olayı geliştirdim. Daha önce de "bir yazı yaratalım" versiyonu vardı sitemizde. İlk 3 kelimeyi ben vereyim. Bu haftanın kelimeleri olsun bunlar. Hazır haftanın ilk günündeyken başlayalım.
    -DERGİ
    -HASTA
    -BAKIŞMAK

    5 Kişi Yorum Yapmış.

    1. Adsız says:

      teşekkürler daphnecim:))
      hemen başlıyorum öykümü yazmaya:)

    2. Adsız says:

      geçen yılın mayıs ayıydı.eşim yeni kalp krizi geçirmiş ve stend takılmıştı tıkalı olan damarına.
      bir gece aniden ateşi yükseldi.hemen hastanenin aciline götürdüm.yapılan tetkikler,çekilen röntgen sonucu,acildeki pratisyen doktor ;
      -yarın da göğüs hastalıkları uzmanına gösterin eşinizi,akciğerde zatürre belirtisi var gibi, dedi.
      ertesi günü,eşimi başka bir hastaneye götürdüm.yapılan tetkikler sonucu akciğer kanseri olduğu ortaya çıktı.
      sanki,bütün dünya başıma yıkılmıştı bir anda.
      kanser herkesin duyduğunda ürperdiği,asla sonu iyi olmayan bir hastalık.haliyle ailecek hepimiz yıkıldık.ama eşime de bir şey belli etmemeye çalıştık bir taraftan da.
      evde netten bu hastalıkla ilgili bilgilere baktım.arkadaşlardan kanserle ilgili dergiler edinip onları okudum.
      okuduğum dergilerde pekte iç açıcı şeyler yazmıyordu.
      çocuklarla ,eşime belli etmeden bakışıp duruyorduk.gözlerle konuşuyorduk adeta.
      hiç birimizin konuşacak dermanı kalmamıştı ki doktorun dediklerinden sonra.
      biz büyük bir umutla ankara'ya gittik.
      ameliyat başarılı geçti.fakat tam bu hastalıktan kurtulduk derken,eşim hastane enfeksiyonu kaptı.
      aylar süren tedaviden sonra nihayet bundan da kurtuldu.
      ama uzun süren bu tedavi,hepimizi yıprattıysa da, sonuç hepimizi mutlu etti.
      uzun lafın kısası,bu hastalıkla başetmemiz,doktorun erken teşhisi,mükemmel bir ekibin başarılı ameliyatı,doğru tedavi sonucudur.
      şimdi aklımda ,bu hastalıkla ilgili bulabildiğim bütün dergileri okumam,hastalıkla inanılmaz mücadelemiz,çocuklarla gizli gizli bakışıp gözlerimizle birbirimizle konuştuğumuz günler kaldı.
      allah; bütün hastalara acil şifalar versin diyorum.

    3. d@phne says:

      Onları yine bakışırken yakalamıştı. “Bu akşam üç oluyor bu” diye düşündü. “Bunlar yine bir şeyler çeviriyor ama hadi hayırlısı”. Baba kız konuşmadan anlaşma konusunda uzman olmuşlardı neredeyse. Çoğu zaman bir bakışla anlaşırlardı. Farkında değilmiş gibi davranarak elindeki derginin sayfalarını çevirdi. Bazen bu bakışmaların altından bir sürpriz çıkardı, bazen de kızının kendisinin izin vermeyeceğini bildiği bir konuda babasından destek alarak izin almaya çalışma çabaları. Kendisi de oğluşuyla böyleydi aslında. Birden burnunun direği sızladı. “Kaç gündür aramadı” diye düşündü, “ne çok özledim”. 6 aydır askerdeydi kuzusu. İlle de kısa dönem yapacağım diye tutturduğu için uzak bir diyarda er olarak yapıyordu askerliğini. Birden aklına gelen bir düşünceyle ürperdi. “Yoksa bunlar baba kız benden kuzumla ilgili bir şey mi saklıyorlar? Sakın kaç gündür aramamasıyla ilgili olmasın. Yoksa hasta mı? Onu biliyor da bana söyleyemiyorlar mı?” Tekrar kafasını kaldırdı dergiden ve tam o anda kızının bakışını yakaladı. Babasının yüzünde de onun yüzündeki ciddi ifade vardı. Hatta … “sanki bir endişe var bakışlarında” Bu düşünce şimşek gibi çaktı beyninde. Daha fazla dayanamadı, “hemen söyleyin” dedi emreder bir ses tonuyla. “nedir bu gizli gizli bakışmalar?” Kızı başka tarafa çevirdi başını. Yine yüreği hop etti “Allahım, gözleri yaşlı mı bunun?” Eşi boğazını temizledi “ Biz de sana …”
      “Çabuk söyleyin” diye bağırdı “hasta mı oğlum” . Bu cümleyi söylerken içinden dua etmeye başlamıştı bile “Allahım ne olur, yalnızca hasta desinler, ben ona bakarım, onu iyi ederim. Televizyonda izlediğim o asker anneleri gibi olmayayım” diye. Eşi “sakin ol,…” diye söze başlarken o da ağlamaya başlamıştı bile : “sakın bana daha kötüsünü söyleme, dayanamam, bize olamaz…”
      Tekrar bakıştı eşi ve kızı. Dergi artık gözlerinden akan yaşlarla sırılsıklam olmuştu. Kızı : “Anne işte bu huyun yüzünden sana her şeyi söyleyemiyoruz” derken kapı çaldı. Zilin sesi sanki son gücünü de tüketmişti. O anda yere yığıldı. Kendisine geldiğinde bir çift kıvırcık kirpikli gülen göz ve saçsız bir kafayla karşılaştı. “Sen…” dedi. “Evet anacığım, benim. Sana bir şey söylememelerini özellikle ben istedim. Kafanda onlarca şey kuracağını biliyordum. Ama sen yine de en kötüyü düşünmeyi başardın” dedi oğlu gülerek. Gelmişti…

      Ne demiş adam: “Anamın düşündüğü dağlara taşlara, karımın düşündüğü başıma”. Eve gecikince anası hep başına gelebilecek kötülükleri düşünürken karısı da “kim bilir kimin koynundadır” diye düşünürmüş çünkü. Kolay değil anne olmak değil mi? İki dakikada en büyük felaket senaryolarını yazmakta annelerin üstüne yoktur.

    4. Naptın daphnem, canımsınya perişanım şu anda içim yüreğim eridi bonusumu özledim burnumda tüttü;

      Bu ay Slam dergisini buldumu acaba oralarla gerci derslerinden dergiye sıra gelmiyordur ama basketboluna ayıracak zamanı hep vardır onun, ayrıca merakda ediyorum benim cok icine kapanık sessiz sakin oglum, lise hayatı boyunca benim bildigim 2-3 kız arkadaşı oldu bana pek anlatmaz ama biliyorum iste, öyle romantik ilişkiler bakışmalar yoğun duygular pek yaşamaz benim oglum nedense, ikinci yılına geldiği üniversite
      hayatında ona heyecan verecek kız arkadaşı varmı acaba
      İki yıldır benden cok uzakta oglum sizler arkadaslarım hep biliyorsunuz artık sürekli anlatıyorum zaten her derdimde yanımdasınız derdimde kederimde sevincimde üzüntümde hastalık ve saglıgımda

      Bana yalnızlıgımı unutturan her sıkıntıma kosan gercek dostlar oldunuz İYİKİ VARSINIZ...

    5. su says:

      cafede DERGİ okurken,öyle bi BAKIŞ'tık ki,valla adama HASTA oldum :P :P

      nası ama..kısa ve öz :D

    Siz de Yorum yapın